 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1993/6164
K. 1993/12635
T. 29.11.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VEKALET SÖZLEŞMESİ
(Vekaletin sona ermesi)
DAVANIN ESASTAN ÇÖZÜMÜ
DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİ
KARAR ÖZETİ Borçlar Kanununun 397/2. maddesi gereğince vekaletin sona ermesi, vekalet veren kişinin menfaatlerini tehlikeye koyması, mirasçılarının işlerini bizzat görebilecek hale gelmesine kadar vekilin vekaleti ifa ile yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır.
Kadastro davaları, süreye bağlı davalar olup süresinde açılmadığı takdirde tutanak kesinleşir ve vekalet veren kişinin aleyhine durum oluşur. Öte yandan, yargılama sırasında tüm mirasçıların' da davayı açan vekile vekaletname verdikleri saptanmıştır. Bu nedenle uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, görev yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
(818 s. BK. m. 397/2)
(1086 s. HUMK. m. 7, 27)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında; 143 ada, 11 parsel sayılı, 11316 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, orta malı mer'a olarak sınırlandırılmıştır. İtirazı komisyonca reddedilen İbrahim vekili, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının ölümü ile vekaletin sona erdiği, yetkisiz vekil tarafından açılan davanın bu nedenle yasal süresinde açılmadığı ve komisyon kararının kesinleştiği belirtilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 397/1. maddesi gereğince müvekkilin ölümü ile vekalet sona erer. Ancak, anılan maddenin 2. fıkrasında vekaletin sona ermesi, vekalet veren kişinin menfaatlerini tehlikeye koyması, mirasçılarının işlerini bizzat görebilecek hale gelmesine kadar vekilin vekaleti ifa ile yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. Kadastro davaları süreye bağlı olan davalardır. Yasal süresinde dava açılmadığı takdirde tutanağın kesinleşeceği ve vekalet veren kişinin aleyhine durum oluşacağı açıktır. Dava konusu olayda davacı 1.3.1991 tarihinde vefat etmiş, dava 6.3.1991 tarihinde açılmıştır. Ölüm nedeniyle mirasçıların bu kadar kısa sürede işleri bizzat görmeleri mümkün değildir. Öte yandan, yargılama sırasında tüm mirasçılarında davayı açan vekile vekaletname verdikleri saptanmıştır. Hal böyle olunca davanın yasal süresinde açıldığının kabulü ile uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 29.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.