 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1991/18253
K. 1992/15095
T. 15.12.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİ
BELEDİYE İMAR PLANINA ALINMA
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
ÖZET Dava konusu taşınmazların sonradan belediye imar planı kapsamına alınması, davacılar yararına doğmuş olan haklara etkili olamaz. Bu nedenle, Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen imar ve ihya suretiyle zilyedlikle kazanma şartları davacı taraf yararına oluştuğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında: "Hükümden sonra yürürlüğe konulan ve görülmekte olan davalara da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri uyarınca, temyize konu 104, 107 ve 116 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki zilyedliğin hangi tarihte, kim tarafından, ne şekilde başlatıldığının belirlenmesi, delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu parsellerin Hazine adına tesciline, üzerindeki muhtesatın davacı Orhan'a ait olduğunun tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı Orhan vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma, inceleme ve uygulama sonucunda; çekişmeli parsellerin belediye imar planı kapsamında kaldığı kabul edilerek ve bu tür taşınmazların imar ihya suretiyle kazanılmasının mümkün olmadığı belirtilerek hüküm kurulmuştur. Çekişmeli parsellerin kadastro tesbitleri 1975 yılında yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu ise, 9 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bornova Belediye Başkanlığı'nın 14.12.1989 tarih ve 9448 sayılı cevabi yazılarında, dava konusu parsellerin imar planı kapsamına alındığı ve planın onayından sonra ayrıca bilgi verileceği belirtilmiştir. Yazının içeriğinden, dava konusu parsellerin tesbit tarihi ile Kadastro Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra belediye imar planı kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/4. maddesi gereğince, taşınmazların geometrik ve hukuki durumlarının tesbit gününe göre belirlenmesi zorunludur. Anılan Kanunun geçici 4. maddesi uyarınca, imar ve ihyaya ilişkin hükümlerin görülmekte olan davalara da uygulanması gerekir. Gerek kadastro tesbitinin yapıldığı ve gerekse Kadastro Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte çekişmeli parsellerin belediye imar planı kapsamında bulunmadığı ve bu tarihte davacılar yararına imar ve ihya ile kazanma şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların sonradan belediye imar planı kapsamına alınması, davacılar yararına doğmuş olan haklara etkili olamaz. Bu nedenle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesinde öngörülen imar ve ihya suretiyle zilyedlikle kazanma şartları davacı taraf yararına oluştuğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), Yargıtay duruşması için takdir olunan 250.000.- TL. vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan davalılardan müteselsilen alınarak, temyiz eden ve duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, 15.12.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.