 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1991/17718
K. 1992/12157
T. 23.10.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİ
MUVAZAA
ÖZET Temlik işleminin tapuda gösterildiği gibi satış olmayıp bağış olduğu, muvazaanın objektif ve sübjektif unsurlarının oluştuğu saptanarak satış işlemine değer verilmemesi isabetlidir.
(818 s. BK. m. 18)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında; 102 ada 64 parsel, 104 ada 149 parsel, 106 ada 29 parsel sayılı, 2280, 2602 ve 1656 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu ve vergi kaydı nedeniyle davacı ve davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Davacılar, davalıya yapılan pay satışının mal kaçırmak kastı ile olduğunu ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ve davalının 28/84 payının iptali ile dava konusu taşınmazın 12/84 payının davalı, 4/84 'er payının davacılar adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli parsellerin tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kaydı kapsamında kaldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kayden 1/3 paya malik olan Hanife'nin tapuda satış olarak gösterilen pay intikalinin gerçekte bağış olup olmadığı, bir başka anlatımla tapu memuru huzurunda gerçek iradenin gizlenip gizlenmediği konusundadır. Mahkemece temlik işleminin tapuda gösterildiği gibi satış olmayıp bağış olduğu, muvazaanın objektif ve sübjektif unsurlarının oluştuğu saptanarak satış işlemine değer verilmemesi isabetlidir. Ancak, mahkemece dava açan kişinin payı ile sınırlı olarak iptal kararı verilmiştir. Temlik eden kişinin başka mirasçıları da olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29/2. maddesinde iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda bir mirasçının diğer mirasçıların muvakatını almaksızın dava açabileceği, anılan Kanunun 30/2. maddesinde ise dava açan mirasçının dışında başka mirasçılarında bulunması halinde mahkemece gerçek hak sahipleri adına tescile karar verilmesi hükümlerine yer verilmiştir. Bu nedenle diğer mirasçılar yönünden de iptale karar verilmemesi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatı yönünden bu husus bozma nedeni yapılamamıştır. Davalının temyiz itirazlarının bu nedenlerle reddine ve hükmün (ONANMASINA), 23.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.