 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 1991/17030
K: 1991/10025
T: 08.07.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO KANUNU (UYGULAMA)
ÖZET: 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin görülmekte olan davalara uygulanması zorunludur. Kadastro Kanununda, davanın taraflarla sınırlı olarak ve taraflara izafeten görülmesi ilke olarak benimsenmiştir. Bu kuralın istisnaları anılan Kanunun 30/2. maddesinde gösterilmiştir. Kadastro hakimi, kadastro komisyonunun yetkisizlik kararı ile gönderdiği tutanaklar ve genel mahkemelerden aktarılan davalarda veya dava açan mirasçı dışında başka mirasçı bulunması halinde, gerçek hak sahibi adına tescile karar verebilir.
(3402 s. Kadastro K. m. 30/2, geçici m. 4/1)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 8907 parsel sayılı, 812 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davacı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davalı Mustafa'nın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan itirazı tapulama komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Davacı Hazine, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının oluşmadığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve tesbitin iptali ile taşınmazın gerçek hak sahibi Mehmet adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalılar yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığı kabul edilerek, taşınmazın gerçek hak sahibi olan kişi adına tesciline karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin görülmekte olan davalara uygulanması zorunludur (geçici m. 4/1). Kadastro Kanununda davanın taraflarla sınırlı olarak ve taraflara izafeten görülmesi ilke olarak benimsenmiştir. Bu kuralın istisnaları anılan Kanunun 30/2. maddesinde gösterilmiştir. Kadastro hakimi, kadastro komisyonunun yetkisizlik kararı ile gönderdiği tutanaklar ile genel mahkemelerden aktarılan davalarda veya dava açan mirascı dışında başka mirascı bulunması halinde, gerçek hak sahibi adına tescile karar verebilir. Dava konusu olay bu istisnalar kapsamına girmemektedir. Hal böyle olunca, davalılar yararına zilyetlikle iktisap şartları oluşmadığına göre, davanın kabulü ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerçek hak sahibi lehine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 8.7.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.