 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 1989/989
K: 1989/19630
T: 25.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında kadastro teskbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmele; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 275 parsel sayılı 7875 metrekare yüzölcümündeki taşınmaz, yitik ve kaçak kişilerden kaldığı söz edilerek Hazine adına tespit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonunda reddedilen Ali Kemal, vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve paylaşmaya dayanarak dava açmıştır. Dava sırasında Mustafa mirasçıları adına Doğan, tapu kaydı ve zilyetliğe dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesçiline, tespite karşı itirazları olmadığından katılanların davasının reddine, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Çekişmeli parselin çevresinde bulunan metruk arazilerin Hazine tarafından temlik olunduğu ve taşımazın sınırlarının sabit hale dönüştüğü, mahkemece mahalinde yapılan keşif ve uygulama ile saptandığına göre davalı Hazine'nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
2- Müdahil davacı Doğan'ın temyiz itirazlarına gelince, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D maddesi uyarınca kadastro hakimi tespitten önceki haklara dayanarak görülmekte olan davalara asli müdahil olarak katılanlara ilişkin uyuşmazlıklarıda çözümlemekle yükümlüdür. Kanunun açık hükmü karşısında müdahil davacının iddiasına ilişkin tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/1. maddesi uyarınca Auvukatlık Kanunda öngörülen temsil durumu dışında ancak karı veya koca birbirlerini mefaatleri zıt olmamak kaydı ile temsil edebilirler. 766 sayılı Tapulama Kanununun 56. maddesinde öngörülen ve kadeşlerinde birbirlerini Kadastro Mahkemelerinde temsil edebileceklerine ilişkin hüküm Kadastro Kanununa alınmamıştır. Usule ilişkin bu hükmün görülmekte olan davalarda uygulanması zorunludur. Hukuk Muhakemeleri Usulu Kanununun 61. maddesi uyarınca müdahil Doğan'ın diğer müdahilleri temsil etmeye yetkili bulunmadığı, kendilerine usulen tebliğ olunmaksızın Kanunen vekalet deruhte etmesi mümkün bulunmayan kişi huzuru ile davanın görülmesi mümkün değildir. Müdahil davacı Doğan'ın temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.12.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.