 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E:1989/689
K:1989/16911
T:23.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİ
- ORMAN
- DEĞİŞEBİLİR VE GENİŞLETMEYE ELVERİŞLİ SINIRLAR
ÖZET : Değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı kayıt kapsamalarının miktarına değer verilerek belirlenmeleri gerekir. olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Ormanlar zilyedlikle kazanılamaz.
(3402 s. Kadastro K. m. 18/2, 20/B)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle: Taşınmazın orman sınırlandırma harita ve tutanağı dışında kaldığının saptandığı, bu nedenle taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olarak kabulünde isabetsizlik olmadığı, ancak vergi kaydı hudut olarak orman okuduğuna göre gayrı sabit sınırlı olduğu, bu nedenle komşu parsel tutanak ve dayanakları mahallinde uygulanarak nizalı parsel yönünü ne gösterdiğinin araştırılması, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye yarar kroki çizdirilmesi, uzman ziraatçi bilirkişi dinlenerek taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığının araştırılması ve buna göre karar verilmesi gereğine değinilmiş, ayrıca kararda tesbit maliklerinin paylarının da gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli parselin orman sınırlandırma haritası dışında kaldığı ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının davalı taraf yararına oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Davalı tarafın dayanağını oluşturan ve kadastro tutanağında işaret olunan vergi kaydı değişebilir sınırlı olup, değişebilir sınır yönü orman okumaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/B maddesi uyarınca değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı kayıt kapsamlarının miktarına değer verilerek belirlenmesi gerekir. Dava konusu parselin miktarı vergi kaydında gösterilen miktardan fazla bulunmaktadır. Vergi kaydının 1937 tarihinde ihdas olunduğu, buna karşılık orman kadastrosunun 1970 yılında yapıldığı, orman kadastrosu tarihinden tesbit tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmediği belirlenmiştir. Kayıt miktar fazlası yönünden orman sınırlandırması tarihinden önceki zilyetlik süresi dikkate alınamaz. Vergi kaydının oluşturulduğu tarihden sonra 1970 yılında orman sınırlandırılması yapılırken, halen orman olarak korunması gerekli olan alanın sınır olarak belirtilmiş bulunması vergi kaydındaki orman sınırının kadastro komisyonu tarafından belirlenen sınır olduğunun kabulünü gerektirmez. Anayasa'nın 169 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddeleri uyarınca ormanların zilyetlikle iktisabı mümkün değildir. Hal böyle olunca vergi kaydının miktarına değer verilerek ve sabit sınırlarla bağlantısı kesilmeyecek şekilde kapsamı belirlenmeli, kayıt kapsamı içinde kalan bölümün davalı taraf adına, kayıt kapsamı dışında kalan bölümün ise Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Kabule göre de; kadastro hakimi itirazlı parsellere ilişkin olarak sicil oluşturmakla yükümlüdür. Bu nedenle hak sahiplerinin kimlikleri ile pay oranlarının hükümde belirtilerek adlarına tesciline karar verilmek gerekirken, mahkeme kararının eki niteliğinde bulunmayan komisyon kararına atıf yapılmak suretiyle hüküm kurulması da doğru bulunmaktadır. Davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.