 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E:1989/588
K:1989/15936
T:06.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİ
- ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
ÖZET : Anayasa Mahkemesi kararlarının kesinleşmeyen davalara uygulanması zorunludur. Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı karşısında davalı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğunun kabulü olanaksızdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 45)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan, dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle; tespite esas alınan davalı tarafa ait vergi kaydının taşınmazı kapsadığı ve zilyetliğin iktisaba yeterli süreye ulaştığının saptanması karşısında, 3402 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca parselin davalı adına tapuya tescili gerekirken, Hazine lehine karar verilmesinin isabetsizliğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine ve gerçek hak sahibi Hazine adına tescile karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli parselin orman sınırları içinde iken nitelik kaybı nedeniyle 1744 sayılı Kanun uyarınca orman rejimi dışına çıkarıldığı, mahkemece toplanan ve doğru olarak değerlendirilen delillerle saptanmıştır. Davacı taraf tapuya dayanmadığına göre, çıkarma işlemi Hazine yararına yapılmıştır. Orman rejimi dışına çıkarma tarihinden tespit tarihine kadar 20 yıllık iktisap süresi de geçmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45/1. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 1 .6.1988 gün, 1987/31 esas ve 1988/13 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 20.8.1988 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesi kararının kesinleşmeyen davalara uygulanması zorunludur. Yargıtay bozma kararında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45/1. maddesi uyarınca işlem yapılması belirtilmiş ise de, sözü edilen madde iptal edildiğinden bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması mümkün değildir. Bir başka anlatımla Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı karşısında bozmaya uyulmakla davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluştuğunun kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), 6.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.