 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E:1989/3503
K:1989/20157
T:29.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: Hududunda orman okuması nedeniyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte alanlı olan vergi kaydı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/c maddesi uyarınca miktari ile geçerlidir. Ormanların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı olanaksızdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 18/2, 20/c)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava konusu taşınmaz, komşu parsele revizyon gören ve hududunda orman okunan vergi kaydının miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak askı ilan süresi içinde dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hududunda orman okuması nedeniyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte sınırlı olan vergi kaydı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/c maddesi uyarınca miktarı ile geçerlidir. Kayıt miktarınca yer ise ilgilileri adına tesbit edilmiştir.
Vergi kaydının hududunda orman okuması ve eylemli durumda da sınırlarda orman bulunması bakımından, kayıt miktar fazlası olan taşınmazın ormandan genişletilerek elde edildiğinin kabulü zorunludur. Anayasanın 169/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddeleri hükmünce ormanların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı olanaksızdır. Geçerli bir belge ile aksi kanıtlanmayan ve eylemli durum ile doğrulanan vergi kaydına itibar edilmesi gerekir. Kayda ters düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Eylemli duruma ve vergi kaydına göre öncesinin orman olduğu anlaşılan, ağaç ve ağaççıkları sonradan yok olmuş veya yokedilmiş yerlerin de orman kavramına dahil olduğu tartışmasızdır. Açıklanan hususlar gözönünde tutulmak, vergi kayıtlarının lehe olduğu kadar böyle durumlarda aleyhe de delil teşkil edeceği düşünülmek suretiyle davanın reddine karar verilmek gerekirken; "şartlar uygun bulunduğu takdirde" uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/son maddesinden sözedilerek, zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yer için kabule ilişkin hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazı bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.12.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.