 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 1988/7320
K: 1989/10502
T: 26.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle; Gülsüm payının satın alındığının ispatının davalı tarafa düşeceği, bu durumda Tapulama Kanununun 60. maddesinin davacı hakkında uygulanamayacağı belirtilerek, önel gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin hukuk mahkemesinden sorularak mahkemece saptanması ve tüm deliller toplanarak karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş; hükmü, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Tesbite esas olan T.Sani 1307 tarih 277numaralı tapu kaydının maliki İbrahimdir. İbrahim'in ölümü ile mirası Mahmut ve Gülsüm"ün hisesi ile uhdesinde kalmıştır. Taşınmazın tamamının tapu kapsamında kaldığı ve 1943 yılından bu yana davalı taafça tasarruf edildiği mahkemece yapılan soruşturma ile belirlenmiştir. Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.5.1979 tarih 977/456 Esas, 979/366 sayılı kararı ile Gülsüm'ün 8.5.1975 tarihinden itibaren gaipliğine karar verilmiştir. Medeni Kanunun 639/2. maddesindeki kaybolmuş bulunan kimsenin malları hakkındaki süreninbaşlangıcı, gaiplik kararının kesinleştiği tarihtir. Olayda gaiplik kararının kesinletiği tarihten tesbit tarihine kadar 20 yıllık süre geçmediğine göre Gülsüm payına ilişkin tapu kaydı hukuki geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle mahkemenin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesindeki şartların davalı taraf yararına gerçekleştiğine ilişkin kabülü isabetli değildir. Ancak davalı taraflar Gülsüm payını tapu dışı yolla 3.2.1945 tarihinde satın aldıklarını bildirmişler ve bu husus tesbit tutanağında belirtildiği gibi bozma kararında da bu yönde araştırma yapılması gereğine değinilmiştir. Davalı taraf satım olugusuna dayandığına göre satımın varlığını ve geçerliliğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalılara bu konuda delillerinin bildirmeleri için olanak sağlanmalı, ayrıca tesbit bilirkişilerinin tümü dinlenmeli deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.