 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 1988/13329
K: 1989/14725
T: 17.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan, dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro tesbiti sırasında 641 parsel sayılı 759 metrekare ve 9 parsel sayılı 1040 metrekare miktarındaki taşınmazların malikhaneleri davalı olmaları nedeniyle açık bırakılmıştır. Dava konusu taşınmazlara ilişkin taraflar arasında görülen ve birleştirilen asliye hukuk davaları Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro tutanakları ile dava dosyası birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda taşınmazların davacı ve davalı Hüseyin adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Cevat tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar dava konusu taşınmazların Sefer'den intikal ettiği, çocuksuz ölümüyle mirasının karısı Şerife ile Cafer'e kaldığı konusunda birleşmişlerdir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, miras bırakan tarafından taşınmazın eşi Şerife'ye yaptığı bağışlama işlemi ile buna bağlı olarak Şerife'nin önce davacı Cevat'a daha sonra da Şerife ve Cafer'in davacı ve müdahil davalı Hüseyin'e yaptıkları satışlardan hangisinin geçerli olup olmayacağına ilişkindir. Miras bırakan Sefer'in 7.6.1974 tarihli köy muhtarlığınca düzenlenen senetle ölümünden sonra geçerli olmak üzere dava konusu taşınmazı eşine bağışlamayı vadettiği belirlenmiştir. Borçlar Kanununun 240/2. maddesi uyarınca tenfizi bağışlayanın ölümünden sonra geçerli olmak üzere yapılan bağışlama vasiyet hükmündedir. Bu nedenle bağış senedinin gerek şekil ve gerekse muhteva bakımından vasiyetname şeklinde düzenlenmesi zorunludur. Medeni Kanun uyarınca vasiyetname; elyazısı, resmi ve sözlü olmak üzere üç şekilde düzenlenebilir. Köy ihtiyar kurulu resmi vasiyetname düzenlemeye yetkili bulunmamaktadır. Bağış senedi usulen yetkili resmi merci tarafından düzenlenmediğinden geçerli değildir. Malik Sefer 21.10.1974 tarihinde vefat etmiş ve mirası iştirak halinde mülkiyet şeklinde mirasçılara intikal etmiştir. İştirak halinde mülkiyette mirasçılardan birinin miras şirketine dahil olmayan kişiye yaptığı satış geçersizdir. Öte yandan, taşınmaz tapusuz olup, davacı Cevat'a teslim yapılmamıştır. Malikin tüm mirasçılarının taşınmazı Hüseyin'e sattıkları ve zilyetliğini devir ve teslim ettikleri dosya kapsamıyla sabit olmuştur. Mahkemece, bu nedenlerle ilk satışa değer verilmeyerek Açıklanan nedenlerle Cevat'ın yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve Kanuna uygun hükmün (ONANMASINA), 17.10.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.