 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2005/2929
K: 2006/2493
T: 27.04.2006
MENFİ ZARAR
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve sözleşmenin geçersizliği ya da ifa edilmemesi sonucu malvarlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarardır. Bu kapsamda sözleşmenin taraflarının ifa olunmayan sözleşmeye güvenerek kaçırmış olduğu fırsattan kaynaklanan zararları da olumsuz zarardır.
(818 s. BKm. 104,108)
(1086 s. HUMKm. 75, 76)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, taraflar arasında yapılan 14.11.2000 tarihli sözleşmenin davacı iş sahibi tarafından feshi sonucu davalı yüklenici tarafından imal edilerek montajı yüklenilen M... marka Q-Kontrol Sistemi'nin, davalı yüklenici tarafından kurulmaması sebebiyle dava dışı şirket tarafından işin yapılması nedeniyle bu yükleniciye fazladan ödenen 1.037.357.382 TL alacak ile iş bedeline mahsuben davacı tarafından davalıya ödenen 250.000.000 TL.nın 14.11.2000 tarihinden itibaren 5 aylık işlemiş temerrüt faizinin tutarı olan 87.500.000 TL.nın ödetilmesi istemine ilişkindir.
14.11.2000 günlü sözleşmenin 1.2. maddesi gereğince; işin teslim süresi, sözleşme imzalanmasından sonra 5 haftadır. Davalı yüklenicinin işin tesliminde temerrüde düşmesi sonucu davacı iş sahibi, Kadıköy 17. Noterliği aracılığıyla davalıya tebliğ ettirdiği 24.05.2001 tarih ve 09614 yevmiye nolu ihtamamesiyle sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Davalı yüklenici işin tesliminde gecikmiş olmasının haklı nedenlerini yasal delillerle kanıtlayamamış olduğuna göre, sözleşmenin davacı tarafından feshinde tamamen, kusurludur. Borçlar Kanunu'nun 108. maddesi hükmü uyarınca, sözleşmeyi bozan taraf, kendisine düşen borcu ödemekten kaçınabilir, o yüzden yapmış olduğu ödemeyi de geri isteyebilir. Bundan başka, eğer borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlayamazsa, alacaklı sözleşmenin geçersiz kalmasından kaynaklanan zararın tazminini de isteyebilir. Anılan bu yasa hükmünde tazmini düzenlenen zarar, menfi zarar niteliğindedir. Özetle denilebilir ki, sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve sözleşmenin geçersizliği ya da ifa edilmemesi sonucu malvarlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarardır. Bu kapsamda sözleşmenin taraflarının ifa olunmayan sözleşmeye güvenerek kaçırmış olduğu fırsattan kaynaklanan zararları da olumsuz zarardır. Somut olayda da davacı, yanlar arasındaki sözleşmeyi feshetmiş olduğundan ancak menfi-olumsuz zararının giderilmesini davalıdan BK.nun 108. maddesi hükmü gereği isteyebilir.
HUMK.nun 75, 76. maddeleri hükümleriyle 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince; davada maddi olayları açıklamak taraflara, davanın hukuki sebebini saptamak, nitelendirmesini yaparak uygulaması gereken yasa hükümlerini belirlemek ödevi ise hakime ait bulunmaktadır. Bu hukuksal nedenlerle, davacının dava dilekçesi kapsamındaki açıklamaları değerlendirilerek mahkemece uygulanması gereken yasa hükmü doğru olarak belirlenmemiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, davacının olumsuz zararını isteyebileceği gözetildiğinde kaçırılan fırsat sebebiyle uğradığı menfi zararının mahkemece belirlenmesi ve sonucuna göre menfi zarara yönelik olarak karar verilmesi gerekirken, hukuksal nitelendirmede hataya düşülerek olumlu zarar tutarına hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlık konusu eserin imali için davalının yaptığı teklife en yakın teklifte bulunmuş başka bir yüklenici varsa o yüklenicinin teklif ettiği fiyat ile o tarihte başka fiyat teklif eden yüklenici yoksa anılan tarih itibariyle rayiç bedeliyle davacı iş sahibinin sözleşmenin feshini takip eden makul süre içerisinde aynı sözleşme koşullarıyla sözleşme konusu işi başka bir yükleniciye yaptırması halinde ödemesi gereken bedel farkının tutarının bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle saptanması ve varılacak sonuca göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
BK.nun 104/son maddesi hükmü gereğince işlemiş temerrüt faizi uygulanamaz. Mahkemece bu yasa hükmü gözetilmeden işlemiş temerrüt faizine temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesi de doğru değildir.
Yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde maddi tazminat davasının kabulüyle davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazlarının kabulüne, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 27.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.