 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2004/629
K: 2004/1163
T: 3.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar avukatı gelmedi. Davalı vekili geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edildikten sonra gelmekle dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Yanlar arasındaki 9.4.1999 günlü ve 10404 yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi" başlıklı ve B 8. Noterliğince doğrudan düzenlenen sözleşmenin 8. maddesi "Tazminat; müteahhit sözleşmede belirtilen taahhütlerini belirtilen süreler içerisinde yerine getirmediği veya inşaata ait teknik şartnameye uygun olarak daireleri yapıp bitirmediği takdirde arsa sahiplerine 20.000.000.000 ( yirmi milyar ) TL.sı tazminat ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder" hükmünü içermektedir. Sözleşmedeki bu hüküm, Borçlar Kanununun 158/1. maddesinde düzenlenen seçimlik ceza olmayıp; 158/2. maddesindeki ifaya ekli ceza niteliğindedir. Borçlar Yasasının 158/2. maddesi uyarınca, eğer ceza, sözleşmenin saptanan zaman veya yerde yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere kararlaştırılmışsa, alacaklı sözleşmenin yerine getirilmesiyle birlikte cezayı da isteyebilir; meğer ki bu hakkından açıkça vazgeçmiş veya yerine getirmeyi hiçbir önkoşul ileri sürmeksizin, kabul etmiş olsun. Somut olayda da, yanlar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde kararlaştırılan iş süresi içerisinde yüklenici tarafından inşaatın tamamlanmaması durumunda, 8. maddede yer alan cezanın ödeneceği kabul edilmiştir.
Borçlar Yasasının 158/2. maddesinde düzenlenen "ifaya ekli" cezanın istenebilmesi için, sözleşmeden dönmeye ilişkin olarak seçimlik hakkının kullanılmaması gerekir. Başka bir anlatımla, bu nitelikteki bir cezanın istenebilmesi için sözleşmenin ayakta tutulması gereklidir. Davacılar ise, davada ifayı istememiş, ancak sözleşmeden dönmüş bulunmaları nedeniyle ifaya ekli cezanın ödenmesini davalıdan isteyemezler. Kaldı ki, mahkemece de yanlar arasındaki az yukarıda belirtilen sözleşmenin feshine karar verilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da, ( 20.000.000.000 ) TL. cezanın ödetilmesine ilişkin davanın reddi yerine, mahkemece gerekçe de gösterilmeden cezanın tahsiline karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1. ) bentte bildirilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2. ) bentte açıklanan sebeplerle de temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 275.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 3.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.