 |
T.C
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/6595
K: 2004/2267
T: 21.04.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SÖZLEŞME İLİŞKİSİ
- AKTİF HUSUSMET EHLİYETİ
818 s. BK/126,366
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat A.Ş. ile davalı A.R.K. geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı yüklenici; davalılara yaptığı inşaatın bedelini talep etmiş, mahkemece davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Oysa her ne kadar husumet mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir durum ise de davalılar cevaplarında husumet itirazında bulunmadıkları gibi aksine 27.11.2002 tarihli celsede vekili, davacının inşaatın sadece kaba bölümünü yaptığını bildirmiştir. Bu durumda yanlar arasında sözleşme ilişkisinin varlığı sabit olmuştur. Aynı yer Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/446 E. sayılı dosyası ise kat mülkiyeti tesisine ilişkin olup davacı tapuda malik olmadığından anılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi, bu davadaki husumet ehliyetini etkileyici nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek, işin teslim edildiği tarihten itibaren BK. 126/4. maddesinde yazılı zamanaşımı süresinin geçip geçmediği, zamanaşımını kesen başkaca sebeplerin bulunup bulunmadığı araştırılarak zamanaşımı defi hakkında bir karar verilmesi davanın süresinde açıldığı anlaşıldığı takdirde; eser sözleşmesinin sözlü olarak yapılıp ödenecek bedelin ihtilaflı bulunması sebebiyle davacının yaptığı işlerin kendisine ispat ettirilmesi, işin bedeli BK. 366. maddesi doğrultusunda yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlerden bilirkişilere hesap ettirilerek davalıların ispat edecekleri ödeme miktarı varsa davacı alacağından düşülmesi ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken davanın husumetten reddi doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 375 milyon TL duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 21.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.