 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2003/2775
K: 2003/6201
T: 23.12.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ARSA PAYI DEVRİ KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
- GEÇERSİZ SÖZLEŞME
- SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
İçtihat Özeti: Taraflar arasında adi yazılı şekilde düzenlenen arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi geçersiz olup, arsa payı devri ile geçerlilik de kazandırılmadığından, bu sözleşmenin ifası istenemeyeceği gibi feshi de dava edilemez ise de, geçersiz sözleşmenin ifası aşamasında taraflar birbirlerinin mal varlıklarına artı değer kazandırmışlarsa, bu değerler karşılıklı olarak, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak istenebilir.
(1086 s. HUMK. m. 275, 363, 374)
(818 s. BK. m. 61-66, 355-371)
Mahalli mahkemesınden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından i:stenmfş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmıştır.
Davacı yüklenici, davalı ise arsa sahibidir.
5.12.1996 günlü sözleşme içeriği uyuşmazlık konusu değil ise de arsa payı devrini de öngören bu sözleşme adi yazılı şekilde düzenlendiğinden geçersizdir. Anılan sözleşme edimler yerine getirilmediğinden, tapuda pay devri de yapılmadığından geçerlilik de kazanmamıştır.
Geçersiz sözleşmenin ifası istenemeyeceği gibi, feshi de dava edilemez. Bunun gibi, geçersiz sözleşmede öngörülen ceza koşulunun istenmesibuna dayanılarak kar mahrumiyeti talebinde de bulunulması da olanaksızdır; Hal böyle olunca mahkemenin davacının cezai şart, kar payı ve yoksun kalınan kar adı altındaki taleplerinin reddi yerinde olmuştur.
Nevar ki, taraflar geçersiz sözleşmenin ifası aşamasında birbirlerinin mal varlıklarına artı değer kazandırmışsa bunlar sebepsiz zenginleşmeye neden olacağından karşılıklı olarak istenebilir. Davacı yüklenici davalıya ait iki ayrı parselde toplam 43.401.000.000 TL imalat yaptığını ayrıca bir kısım ihrazatın ve şantiye binasının davalının mal varlığında kaldığını iddia ettiğinden, az yukarıda vurgulanan kural uyarınca bu taleplerinin incelenerek değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede daha önce yapılan tesbitte ortaya konan olgu ve bulguların da HUMK.nun 374. maddesince gözetileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yerinde keşif (HUMK. m. 363) ve bilirkişi, incelemesi (HUMK. m. 275) yaptırılarak davacının vmlığını iddia ettiği imalatıarın ve bir kısım yapılar ile ihzarat malzemelerinin davalının işine yarayıp yaramadiğını, özelliklen imalatların imar mevzuatına uyg un yapılıp yapılmadığını, daha açığı davalıının mal varlığında bir değer yaratıp yaratmadığını inceleyip araştırmak, eğer bunların aynen değil de bedelini ödemek suretiyle iadesi gerekiyorsa yapıldığı iddia edilen yıl veya yıllar fiyatlarıyla mahalli rayiçleriyle bedellerini bulmak ve bulunacak bu bedeli hüküm altına almaktan ibarettir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak davanın bütünüyle reddi doğru olmadığından karar bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 23.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.