 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2002/4351
K: 2002/454
T: 31.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
· HÜKMÜN GEREKÇESİ
· YÜKLENİCİNİN SORUMLULUĞU
· OBJEKTİF İMKANSIZLIK
İÇTİHAT ÖZETİ: Kamu düzenine aykırılığı mahkeme karan ile saptanmış inşaata devam edilmesi yükleniciden beklenemez. Sözleşmeden sonra ortaya çıkan bu objektif imkansızlık nedeniyle davalı yüklenicinin sorumluluğundan sözedilemeyeceği açıkken ve kararların gerekçeli olması ile ilgili Anayasanın 141. maddesi ve HUMK.nun 388. maddesi gereğince celbedilen belge ve dava dosyası münderacatı tartışma konusu yapılıp red ya da üstün tutulma nedenleri üzerinde durulmadan, reddi gereken davanın, alınan bilirkişi raporuna bağlı kalınarak kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
(2709 s. Anayasa m. 141)
(1086 s. HUMK. m. 388)
(818 s. BK. m. 356, 357)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak açılmıştır. Davacı 8.5.1996 olan teslim tarihinde işin bitirilemediğinden bahisle sözleşmenin 12. maddesinde kararlaştırılan her bağımsız bölüm için 250 ABD. Doları üzerinden gecikilen süre için fazla hakkını saklı tutarak 100.000 ABD. Doları ve kalan noksanlıkların nama ifa suretiyle giderilmesi bedelinden 150.000 ABD. Doları yanında, davalı adına ferağı verilen ve henüz dava dışı şahıslara satılmamış bağımsız bölümlerin tapularının iptalini dava etmiştir.
Davalı ise, imar durumundan doğan engeller nedeniyle inşaata devam edilemediğini bildirip davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yanların kanıtları toplanmış, alınan bilirkişi raporuna bağlı kalınarak, gecikme cezasından 100.000, noksan iş bedelinden 150.000 ABD. Dolarının tahsiline, tapu iptali isteminin reddine karar verilmiş, karar davalı yüklenici tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması T.C. Anayasası 141. maddesi hükmünce zorunludur. Mahkeme kararında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti yanında çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, red ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen olgularla çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin yer alması gereği de HUMK. 388. madde
since şarttır. Anılan usul hükmüne uyulmadığı sürece Anayasa'nın değinilen hükmünde amaçlanan gerekçenin varlığından sözedilemez. Somut olayda gerekçe olarak toplanan kanıtlar bir yana bırakılmış, alınan bilirkişi raporuna bağlı kalınarak hüküm tesis edilmiştir. Bu hali ile "gerekçe" değil "görünürde gerekçe" vardır. Hüküm tesisi bilirkişi egemenliğine terkedilmiştir. Bu husus usule aykırı olup tek başına bozma nedenidir. İşin esasına gelince; imar yasalarıyla buyurucu nitelikte hükümler getirilerek şehirleşmede kargaşanın , alt yapıda sıkıntının çevrede kirliliğin önüne geçilmesi.... kısaca toplum yararının korunması amaçlanmıştır. Kamu düzeninden olan hükümlerin mahkemece doğrudan gözönünde tutulması zorunludur. Davalı dosyaya giren cevaplarında ilgili Belediye Başkanlığının 28.9.1994, 4.10.1994 günlü yazıları ile inşaatın durdurulmasının istenildiğini, yöre sakinlerince İstanbul 3. idare Mahkemesi'nin 1994/1506 esasına kayıtlı davanın açıldığını bildirmiş, bu yazılar ile sözü edilen dava dosyası
mahkemece celbedilmiştir.
Durdurma isteğini bildiren belediye yazıları arsa sahibi sıfatıyla bizzat davacılara tebliğ edilmiştir. 3. idare Mahkemesince 10.4.1996 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, 12.11.1996 tarihinde verilen 1996 / 1305 sayıyla davanın kabulüne inşaat ruhsatı ile inşaatın dayanağı nazım ve uygulama imar planındaki değişikliklerin iptaline karar verilmiş, bu karar kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir.
Kamu düzenine aykırılığı mahkeme kararı ile saptanmış inşaata devam edilmesi yükleniciden beklenemez. O halde sözleşmeden sonra ortaya çıkan bu objektif imkansızlık nedeniyle davalı yüklenicinin sorumluluğundan sözedilemeyeceği açıkken celbedilen belge ve dava dosyası münderecatı tartışma konusu yapılıp red ya da üstün tutulma nedenleri üzerinde durulmadan reddi gereken davanın yazılı şekilde sonuçlandırılması yanlış olmuştur.
3- Kabule göre de, nama infa için yabancı para borcunu doğuran bir hal yokken buna dair istemin dahi USD. üzerinden hüküm altına alınması yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle kararın bozulması gerekir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle hüküm davalı yararına BOZULMASINA, 250.000.000. TL. duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 31.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.