 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2001/590
K: 2001/2568
T: 14.5.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİSNA SÖZLEŞMESİ
- YÜKLENİCİNİN SORUMLULUĞU
- EDİMİN AMACA UYGUNLUĞU
Karar özeti: Bir sözleşmede edimin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için, borçlanılan eda ile yerine getirilenin amacı itibariyle birbirine uyması gerekir.
(818 s. BK. m. 357)
Hükmün duruşmalı olarak temizen tetkiki davalı karşı davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Yanlar arasındaki 24.4.1998 günlü sözleşmenin konusu, davacıların yöneticisi bulunduğu apartmanda ısınmayı temin eden kömür kazanının yerine doğalgaz kazanı konulması ve buna bağlı olarak donanımın gerektirdiği değişikliklerin yapılması işidir. Kısaca, apartmanda kömür yerine doğalgazla ısınmanın teminidir. Amaç apartman sakinlerinin ısınmasıdır. Yükleniciye ödenecek bedel bu amaca ulaşmak içindir. Doğalgaz ülkemizde yakın tarihte yakıt olarak kullanılmaya başlanmış olup, tekniği uzmanlığı gerektirir. Çeşitli riski de gözetilerek bu konuda yeterli görülen firmalara merciinden verilen izinle iş yapılabilmektedir.
İşin ön incelemesini yapan ve projesini de üstlenen yüklenici edimini sözleşmenin amacına uygun yerine getirmek zorundadır. Projesini hazırlayan, kazan kapasitesini saptayan yüklenicidir. İş sahibi daha düşük kapasitede kazan konulmasını istese dahi, işin uzmanı olan yüklenicinin istenen kapasitede kazanla eserin amacına ulaşılamıyacağını hatırlatması yasadan doğan yan borcudur (BK. m. 357). Bir sözleşmede edimin yerine getirildiğinden söz edebilmek için borçlanılan eda ile yerine getirilenin - sadece söze bakılarak değil - amacı itibariyle birbirine uyması gerekir. Sözleşmeden beklenen gayeye ulaşılamaması ya da bu gayenin tehlikeye düşmesi hallerinde edanın varlığından söz edilemez.
Somut olayda, işin teslimini takip eden mart ayında davacı yanın ısınamadıklarından bahisle tespit isteminde bulunması üzerine bilirkişice düzenlenen raporda, aynı sitede emsal bloklarda 315 000 Kcal/h kapasiteli kazanlar bulunduğu, değiştirilen katı yakıt kazanının da 300.000 Kcal/h kapasiteli olduğu, konulan 255 000 Kcal/h kapasiteli kazanın binanın ısıtılmasına yeterli ve dolayısıyla amaca uygun olmadığı bildirilmiştir. Davalı yan da savunmasında sadece kazanı sözleşmede kararlaştırılan kapasiteye göre seçtiğini bu sebeple eserin sözleşmede öngörülen niteliklere uygun olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece az yukarıda açıklanan nedenlerle bu savunmanın kabulüyle hükme varılması doğru olmadığı gibi verilen karar özellikle Ankara'da uygulamanın başlamasıyla çok sayıda açılan emsal davalarda Dairemizin kararlılık kazanan içtihadıyla da bağdaşmamaktadır. Bu nedenlerle kararın bozulması gerekir.
Bu durumda mahkemece, 1999/208 Esasta kayıtlı dava tarihi olan 12.4.1999 itibariyle konulan kazan ile konulması gereken kazan kapasitesi arasındaki farkdan ayıbın giderilmesi bedeli - icabında sanayi odası verilerinden de yararlanılarak - bilirkişi marifetiyle saptanmalı; sözleşme tarihinde 255 000 Kcal/h yerine 300 000 Kcal/h kazan konulsa idi sözleşme bedelinin ne kadar artacağı da bulunmalı, bulunacak bu farkın saptanan ayıp
giderinden mahsubu ile sonuca gidilmelidir.
Sonuç: Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bendde yazılı nedenlerle temyiz edilen kararın davalı karşı davacı yararına (BOZULMASINA), 30.000.000 TL. vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı karşı davacıya geri verilmesine, 14.5.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.