 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 2001/279
K: 2001/1373
T: 20.3.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YAZILI SÖZLEŞME ZORUNLULUĞU
- VADE FARKI
- İCRA İNKAR TAZMİNATI
Karar özeti: Belediye, 2886 sayılı Yasanın 1. maddesi kapsamına giren kuruluşlardan olup, yazılı sözleşme yapmak zorundadır. Sözleşme bulunmaması durumunda, Belediye yapılan işten yararlanmış ise, işin bedeli BK. 410 ve devamı maddeleri uyarınca hesaplanmalıdır.
Vade farkına hükmedilebilmesi için, taraflar arasında yapılmış olan sözleşmede vade farkı ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunması veya taraflar arasında bu konuda süregelen bir uygulamanın varlığı zorunludur.
İİK.nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun itirazında haksız olması zorunludur. (2004 s. İİK. m. 67)
(818 s. BK. m. 410)
(2886 s. İhale K. m. 1)
Mahalli Mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı Belediye, 2886 sayılı Yasanın 1. mad. kapsamına giren kuruluşlardan olup, yazılı sözleşme yapmak zorundadır. Somut olayda, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından, yapılan işin belediye yararına olup olmadığı ve belediyenin yapılan işten yararlanıp yararlanmadığı araştırılarak yararlanma durumu var ise", yapılan işin bedelinin BK.nun 410. ve devamı maddeleri uyarınca hesaplanması gerekirken, anılan madde hükümleri gözden uzak tutularak yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, vade farkına hükmedilebilmesi için taraflar arasında yapılmış olan sözleşmede vade farkı ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunması veya taraflar arasında bu konuda süre gelen bir uygulamanın varlığı zorunludur. Somut olayda, kararlaştırılmış veya uygulana gelen vade farkı söz konusu olmadığından, itiraza uğramayan fatura altındaki matbu vade farkı uygulanmasına ilişkin ibare, faturanın zorunlu içeriğinden olmadığından, tacir olmayan davalı tarafın vade farkını kabul ettiği anlamına gelmez. Bu durumda, asıl alacağa ihtarnamenin tebliğ edildiği 11.8.1999 tarihine ihtarnamede tanınan 3 günlük sürenin eklenmesi suretiyle 15.8.1999 gününden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi yürütülmesi gerekirken, bu konuda da yazılı biçimde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
Keza, İİK.nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun itirazında haksız olması zorunludur. Somut olayda, davacı alacağı yargılamada bilirkişi incelemesi sonucu tesbit edileceğinden, başka bir anlatımla likit bir alacaktan söz edilemeyeceğinden, borçlunun itirazında haksız olduğundan sözedilemez. O halde, icra inkar tazminatı isteminin reddi yerine, kabulü de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarda (2.) bendde açıklanan nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), davalının diğer temyiz itirazlarının ise (1.) bend gereğince reddine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.