 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E : 2000/5362
K : 2000/5684
T : 21.12.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÖĞRENİM GİDERLERİNİN TAHSİLİ
- CEZAİ ŞART FAHİŞ
- YABANCI PARA
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı Tugay Ö... vekili tarafından istenmiş davetiye pulu olmadığında duruşma isteminin reddine karar verilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendelerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı Tugay Ö..., davacı Bakanlık tarafından 22.8.1992-7.7.1994 tarihleri arasında lisans üstü eğitim amacıyla ABD ne gönderilmiş, davalı yurda döndükten sonra bir süre çalışmış, 16.4.1997 tarihinde görevinden istifa ederek taahhüdünü ihlal etmiştir.
Davalıdan alınan taahhütnamede yabancı para borcu üzerinden ve % 100 cezai şart öngörülmüştür. Taahhütname 25.6.1992 tarihli olup taahhütname ve davalının yurt dışına gönderildiği 22.8.1992 tarihlerindeki mevzuatta dövizli borçlanma ve geri ödeme sözkonusu olmayıp 1.8.1996 tarihinde kabul edilen 4160 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile 657 Sayılı Kanuna getirilen Ek 34. md. de " fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılır. " hükmü getirilmiştir. Özel hukuk hükümlerince üstlenilen edimin daha sonra yürürlüğe giren yasayla bir taraf yararına değiştirilmesi mümkün değildir. Davalı, üstlendiği mecburi hizmeti yerine getirmediğinde taahhütname vermemiş olsaydı 657 Sayılı Yasanın 225. maddesince ödemekle sorumlu olduğu miktar kendisine yapılan giderler ile bunun % 50 fazlası cezai şarttan ibarettir.
Buna göre taahhütname tarihinde yabancı para borcundan sözedilmeksizin yasanın getirdiği cezai şart giderlerin %50'sidir. Oysa taahhütnamede yabancı para borcu üzerinden ve %100 cezai şart öngörülmüştür. Kurumca tek yanlı hazırlanmış ve " genel işlem şartı " niteliğinde konulan bu oranda cezai şartın fahiş olduğu ortadadır. Bu nedenle taahhütnamedeki cezai şartın BK.nun 161/son maddesince ve hakkaniyete uygun biçimde indirilmesi suretiyle hüküm tesisi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece asıl ve ek rapora atıf yapılarak 29.195,004 ABD doları ile ayrıca dava tarihi itibariyle 21.196,010 ABD doları, faize hükmedilmiş ise de 20.7.1999 tarihli ek raporda davalının dava tarihi itibariyle faiz dahil toplam 21.196,010 ABD Doları borçlu olduğu hesaplanmış, dava tarihi itibariyle harcamaların Dolar cinsinden faiz tutarı 1.006 ABD Doları olduğu açıklanmıştır. Ek rapora atıfla hüküm kurulduğu halde işlemiş faiz yönünden rapora aykırı hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1.) bendde yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) ve (3.) bendlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz ecen davalı Tugay Ömür yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı Tugay Ö...'e geri verilmesine, 21.12.2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Cezai şartın, fahiş olduğu, tenkisinin gerekip gerekmeyeceği hakimin takdir ve yetkisinde olan bir husustur. Mahkeme kararında bu konuda bir açıklama ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle hakimin takdir etmediği bir hususta cezanın fahiş bulunduğu ve tenkisinin gerektiğinden dolayı kararın bozulması doğru değildir.
Öncelikle hakimin takdirine bırakılıp, takdir hakkı yanlış kullanıldığı takdirde karar bozulmalıdır. Yapılan uygulama usule aykırı olduğundan kararın bu bölümüne katılmıyorum.