 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E:1999/5061
K: 2000/1432
T : 29.3.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İSTİSNA SÖZLEŞMESİ
AVANS FAZLASINA KUR FARKI
BİLİRKİŞİ GÖRÜŞÜ
ÖZET : Sözleşmenin yorumu, teknik ve özel bilgiyi gerektiren hususlar dışında hakime ait olup, hakim, mesleki bilgiye ulaşabileceği konularda bilirkişiye başvuramaz.
Sebepsiz ödenen miktar kadar avansın geri alınmasında kur farkının tahakkuku doğaldır.
(818 s. BK. m. 61, 355)
Mahalli Mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki taraflar vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakta dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, yapımını üstlendiği iş için sözleşme gereği kendisine ödenen avans fazlasının istirdadı nedeniyle tahakkuk ettirilen kur farkının sözleşmeye aykırı olduğunu iddia etmiş, hakedişlerden kesilenlerin tahsilini, henüz kesilmeyen için borcu bulunmadığının tespiti isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece bilirkişiye başvurulmuş, alınan bilirkişi raporunun sonucuna bakılarak dava kabul edilmiş, ancak yargılama aşamasında tespite konu bölüm istirdada dönüştüğü halde bu husus dikkate alınmayarak istem gibi borcun olmadığına karar verilmiştir. Karar her iki yanca temyiz edilmiştir.
Dava konusu, dayalı iş sahibinin sözleşmeye aykırı olarak fazladan ödediği iddiasıyla hakedişlerden mahsup ettiği avans değildir. Mahsup edilen bu avans nedeniyle tahakkuk ettirilen ve dava tarihinde kısmen tahsil edilmiş olan kur farkının tahsilidir. Bu haliyle çekişmenin giderilmesi önce sözleşme hükümlerine aykırı olarak fazla avans verilip verilmediğinin, daha sonra verilmişse iadesinde kur farkı gerekip gerekmediğinin tespitine dayalıdır.
Yapılan sözleşmenin - BK. 19 ve 20. maddeleri hükümleri saklı kalmak koşuluyla - yanlar için bağlayıcı olduğundan kuşku yoktur. Sözleşmenin yorumu ise - teknik ve özel bilgiyi gerektiren hususlar dışında - hakime aittir. Hakim mesleki bilgisiyle ulaşabileceği konularda bilirkişiye başvuramaz. Bunun gibi, alınan bilirkişi görüşüyle de kendisini doğrudan bağlı sayamaz.
Hüküm için kendisine verilmiş egemenliği bilirkişiye bırakamaz.
Açılan davaya dayanak yazı, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Kontrolörlüğü raporudur. Bu raporun "sonuç" bölümünde, ilk sözleşme yerine sözleşme fiyatı üzerinden ödenen avans fazlasının geri alınması, "avans Ödemesinin özel hesaptan 24.1.1997 günü USD karşılığı yapıldığı" belirtilmiş, mahsubunun da bu şekilde yapılması gerektiği düşüncesine yer verilmiştir.
Yüklenici firma, avansın "sözleşme fiyatı" esas alınarak yapılmasının sözleşmeye uygun olduğunu, genelde mahsubu gereken avanstan bu nedenle ayrıca kur farkı istenemeyeceğini, iş sahibi ise avans matrahının "ilk sözleşme fiyatı" - baz fiyat- iken, hata sonucu bu fiyatı aşan "sözleşme fiyatı" esas alınarak yapıldığını, ikisi arasında mevcut fark kadar sebebsiz ödeme yapıldığının, ödendiği hesaba göre iadesinde kur farkı tahakkukunda usulsüzlük bulunmadığını ileri sürmüşlerdir. 0 halde, "sözleşme fiyatı", "ilk sözleşme fiyatı', "sözleşme" ve "ilk sözleşme" tanımlarının, varsa aralarında farkın ne olduğunun, avansın bunlardan hangisi baz alınarak verilmesi gerektiğinin tayin ve tespiti zorunludur.
Sayılan tanımların hepsi yanların bağlı bulunduğu sözleşme eklerinden "Bölüm 2. Sözleşme Şartları" başlıklı "sözleşme şartları" içinde gösterilmiş, bu tanımların nelerin karşılığı olduğu açıklanmıştır. Bilirkişiler ise sayılanların eş anlamlı olduğu noktasından hareket ederek sonuca ulaşmışlardır. Aynı anlamda olan terimlerin ayrı ayrı tarifine gerek olmayacağı ortadadır. Bu husus bir yana "ilk sözleşme" ile "sözleşme" nin, dolayısıyla ilk sözleşme fiyatıyla, sözleşme fiyatının ayrı ayrı hususları anlattığı açıkça gösterilmiştir. Teknik terim olarak her bir terim ayrı ayrı tanımlanmıştır. Sözleşmenin tanziminden önce ve 14.3.1996 tarihinde yanlarca imzalanan "onay belgesi"nde ise avansın 'baz fiyatın % 10'u kadar..." olacağı açıkça gösterilmiştir. Tüm bunlardan, daha az olan- baz fiyat- "ilk sözleşme fiyatı" ile avans ödemesine esas alınan "sözleşme fiyatının" aynı fiyat olmadığı açıktır. Ödemenin sözleşme fiyatından yapıldığı' ise çekişmesizdir. Avans ödemesi, ödendiği gün kuru üzerinden yapılmıştır. Sebebsiz ödenen miktar kadar avansın geri alınmasında kur farkının tahakkuku ise doğaldır. Bu hususlar bir yana bırakılarak inandırıcılığı bulunmayan bilirkişi raporunun sonucuna bağlı kalınıp - reddi gereken- davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu nedenle kararın bozulması gerekir.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın dayalı yararına (BOZULMASINA), aynı nedenlerle davacı yanın temyiz isteminin reddine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 29.3.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.