 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E : 1999/1865
K : 1999/3481
T : 05.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TACİRLERDE CEZAİ ŞARTIN TENKİSİ
- ESER SÖZLEŞMESİ
ÖZETİ : TTK. M.24 gereğince borçlu tacir ise, kararlaştırılan cezai şartın indirilmesi istenemez. Ancak bu hüküm BK. M.20 ile sınırlıdır. Yani cezanın tahsili tacirin ekonomik mahvına sebep olacaksa, bu seviyedeki cezai şart ahlaka ve adaba aykırı olacağından yine cezai şartta indirim gerekecektir.
Yanlar arasındaki sözleşmenin 4. madde sinde "Yüklenici söz konusu işleri 15.4.1998'de bitirmiş ve yelkenli teknenin her türlü ince ayarlarını dahi yaparak denizde teslim edecek hale getirmiş olacaktır. Aksi halde gecikilen her gün için 50 dolar karşılığı Türk lirası günlük gecikme cezası yüklenicinin son ödemesinden buda kafi gelmezse teminatından kesilecektir... Yüklenici sözleşme imzasında iş ve alınan avansın teminatı olarak işverene 300.000.000 TL.lik bir teminat senedi verecek olup..." hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacının kararlaştırılan bir bölüm ödemeleri yaptığı, ihtarlara rağmen sözleşme imzasında verilmesi gereken teminat senedinin verilmediği (BK.m.81), işin teslim süresi geçtiği halde eserin teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Olayda borçlu temerrüdü gerçekleşmiştir.
Taraflar arasındaki yukarda yazılan hüküm BK.nun 158/II maddesinde yer alan ifaya eklenen ceza niteliğindedir. Dava dilekçesinde "akdi n aynen ifası" talebi hakkı saklı tutulduğundan, davacı olayda BK.nun 106. maddesinde belirtilen seçimlik hakkını aktin ifası doğrultusunda kullanmıştır. Bu durumda akdin ifasına bağlı cezanın da tahsili istenebilir. O halde, davacının hakettiği ceza tutarı hesaplanmalıdır.
Kural olarak taraflar serbest iradeleri ile kurdukları sözleşmeye uymak zorundadır. Yine, taraflar BK.nun 161/1. maddesi uyarınca "cezanın miktarını tayinde serbesttir". Bundan ötürü taraflardan biri kararlaştırılan cezanın değiştirilmesini veya bütünüyle kaldırılmasını yalnız başına yapamaz. Fakat, B K.nün 161/III. maddesine göre "Hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir". Kuşku yok ki, Türk Ticaret Kanunu'nun 24.maddesi gereğince, borçlu tacir ise, kararlaştırılan cezai şartın indirilmesi istenemez. Bu durumda mahkemece, öncelikle 'Türk Ticaret Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerindeki tacir ve esnaf tanımlamalarına göre davalının tacir yada esnaf olup olmadığı toplanacak deliller ve yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile saptanmalı, davalı iktisadi faaliyetini daha çok bedeni çalışmasıyla sürdürüyorsa, alacaklının asıl borcun ifası halindeki çıkarı ile cezai şartın tediyesi halindeki çıkarı arasında makul ve adil ölçüde kurulacak denge gözetilerek,. cezada hakkaniyet ölçüsünde indirim yapılmalıdır. Öte yandan, davalının tacir olduğu saptansa bile, TTK.nün 24.madde hükmünün, her sözleşme için uygulama imkanı bulunan BK.nun 20. madde hükmü ile sınırlı olduğu düşünülerek, ticaret; sicil dosyası getirtilip, toplam sermaye tutarı tespit edilerek söz konusu cezanın tahsili halinde, davalının eskiden olduğu gibi ticari hayatını sürdürüp sürdüremiyeceği, şayet mümkün olmazsa bu durumun onun iktisaden mahvına sebep olup olmayacağı yine bilirkişiye incelettirilmeli, bu durum davalının ekonomik mahvına sebep olacaksa, BK.nun 20.maddesine göre, bu seviyedeki cezai şart ahlaka ve adaba aykırı olacağından yine cezai şartta indirim gerekeceği düşünülmelidir. (Y.H.GK.20.3.1974 ta.E.1053, K.222 sayılı kararı) Bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, davanın somut uyuşmazlığa uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde reddi bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 30.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 5.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.