 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1999/1450
K:1999/2278
T : 3.6.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİSNA AKDİ
- DOĞRULUK KURALI - GÜVEN DUYGUSU
- FESİHTE KUSURLULUK
ÖZET : Sözleşme taraflarından biri, doğruluk ve dürüstlük kurallarından ayrılarak karşı yanın güven duygusunu zedelemişse, sözleşmenin o yan bakımından çekilmez hale geldiğinin kabulü gerekir.
Feshe kusuru ile neden olan taraf karşı yandan kar yoksunluğu zararı ve cezai şart isteyemez.
(818 s.BK.m.358)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Yanlar arasındaki 19.11.1994 günlü sözleşme çekişme konusu değildir. Bu sözleşmeyle, davacı, davalı kooperatife ait 120 dairelik ünitenin betonarme karkas bloklarını bayındırlık birim fiyatları üzerinden % 15 fazlası ile iş programının işveren tarafından kabulü ve ilk avansın ödenmesinden itibaren inşaata başlayarak 30 ay içinde yapıp teslim etmeyi üstlenmiştir. Sözleşmeye göre projelerin hazırlanması ve ruhsatların temini işlemleri iş sahibine aittir. Sözleşme, iş sahibi tarafından 24.4.1995 tarihinde fesh edilmiş, fesih üzerine yüklenici 22.6.1995 tarihinde bu davayı açmıştır.
Doğruluk ve dürüstlük ilkesi gereği taraflar bakımından aslolan sözleşmeyle kararlaştırılan hususları yerine getirmek, verilen sözleri tutarak sözleşmeyi ifa ile sonuçlandırmaktır. Şayet, taraflardan biri doğruluk ve dürüstlük kurallarından ayrılarak karşı yanın güven duygusunu zedelemişse, sözleşmenin onun bakımından çekilmez hale geldiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda, dosyada toplanan tüm delillerden; davacı yüklenicinin avans karşılığı ciro yoluyla devraldığı üye senetlerini sözleşmenin VIII/C maddesine aykırı olarak 5.4.1995 tarihli ihtarname ile istenilmesine rağmen iş sahibi kooperatife iade etmeyip icra takibine giriştiği, yüklenici şirket yetkilisi Mustafanın da kurucuları arasında bulunan SS. B... K... Konut Yapı Kooperatifi adı altında kooperatif oluşturularak üye kaydı yapıldığı, bundan ötürü dolandırıcılık iddiası ile davacı şirket yetkilisi hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı yüklenici ruhsatı alınmamış yerde inşaata başlamaya zorlanamaz ise de, yukardan beri sayılan nedenlerle de yüklenicinin daha işin başında doğruluk ve dürüstlük ilkesinden saparak iş sahibinin güven duygusunu zedelediği ortadadır. Bu nedenle akdin feshinde her iki yanın da kusuru bulunduğunun kabulü zorunludur. Fesihe kusuru ile neden olan taraf karşı yandan kar yoksunluğu zararı ve cezai şart isteyemeyeceğinden mahkemece davacının bu taleplerinin reddi yerine, fesihte tüm kusur davalı iş sahibinde imişcesine davanın yazılı gerekçelerle kabulü bozmayı gerektirir.
2- Kabul şekline göre de;
e) Davalının davacıya üye senetlerini ciro suretiyle yaptığı 1.721.500.000 TL. senetle, 310 milyon lira da nakit ödeme toplamlarının hesaplanan davacı alacağından tenkisi gerektiğinin düşülmemesi,
b) Sözleşme ilk bir yıllık dönemde fesh edildiği halde, sözleşmenin XIII. maddesine aykırı olarak yüklenicinin cezai şart alacağının 1994 yılı birim fiyatları yerine 1995 yılı birim fiyatları ile hesaplayan bilirkişi raporuyla bağlı kalınarak hükme varılması,
c) Hüküm altına alınan tüm alacağa, ek davadaki miktar yönünden ek dava tarihi yerine asıl dava tarihinden geçerli faiz başlatılmış olması,
Doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına (BOZULMASINA),6.000.000 lira Yargıtay duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri iadesine, 3.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.