 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/4647
Karar No : 1999/490
Tarih : 15.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İPTAL DAVASI
İVAZLAR ARASINDA FAHİŞ FARK
KÖTÜNİYET
ÖZET : İvazlar arasında fahiş farkın varlığı halinde tasarrufun mutlak surette iptal edilebilmesi, akdi ilişkinin doğrudan borçlu ile kurulması haline inhisar eder.
Borçludan taşınmazı satın alan kişiden aynı taşınmazı satın alan kişi için iptal kararı verilebilmesi bu kişinin kötü niyetli olmasının subut bulmasına bağlıdır.
(2004 s. İİK. m. 277, 283)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki Davalı Mevlüt vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile\davalı Mevlüt vekili geldiler, diğer davalılar gelmediler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinledikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştır. Bu kerre kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Mevlüt vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. -
2- İvazlar arasında fahiş farkın varlığı halinde tasarrufun mutlak surette iptal edilebilmesi akdi ilişkinin doğrudan borçlu ile kurulması haline inhisar eder. Borçludan taşınmazı satın alan kişiden aynı, taşınmazı satın alan kişi için iptal kararı verilebilmesi bu kişinin kötü niyetli olmasının subut bulmasına bağlıdır. İvazlar arasında farkın varlığı diğer kanıtlarla birlikte ancak takdiri kanıt niteliğini taşır olayımızda, Mevlüt taşınmazı borçludan almadığı için resmi senette gösterilen değerle gerçek değer arasındaki fark tek başına yeterli kanıt sayılamaz. Kaldı ki Mevlüt zabıtada verdiği ifadesinde taşınmazının gerçek değerinin satan kimseye ödendiğini bildirmiş, bu cümleden olarak yurt dışında bulunan kardeşlerince satan kişiye 3 milyar gönderildiğini ileri sürmüştür. Bu nedenle gerçek bedelin haricen ödendiğini inandırıcı belgelerle kanıtlaması için kendisine imkan tanınması, özellikle satışın yapıldığı tarihe göre bildirdiğinde banka havalelerinin sorulup araştırılması, cümle kanıtlar toplandıktan sonra davalının iyi niyetli olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılması ve gerekirse İİK.nun 283. maddesine uygun hüküm tesisinin daha isabetli olacağının düşünülmemesi, soyut değer farkı ve satılanın satanca kullanılmasına bakılarak hükme varılması yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarda (1.) bentde açıklanan nedenlerle davalı Mevlütün sair temyız itirazlarının reddine, (2.) bentde açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davalı Mevlüt yararına (BOZULMASINA), 9.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak, davalı Mevlüt'e verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı Mevlüt'e iadesine, 15.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.