 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3274
Karar No : 1998/3915
T:19.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
YÜKLENİCİNİN SORUMLULUĞU
DAİRE SATIN ALANLARIN SORUMLULUĞU
ÖZET : Davalı yükleniciye inşaat amacıyla tapu devri yapıldığına göre, sözleşmenin; inşaatın uygun biçimde bitirilip, öngörülen dairelerin arsa sahibine teslimi şartına bağlı tutulduğunun kabulü gerekir.
Davalı sağında yer alan inşaattan daire satın almış kişilerin de bu durumu bilmeleri hayatın olağan akışı icabından olup, satın alma işleminde gerekli özeni göstermelidirler.
Arsa üzerinde ruhsatsız, kaçak ve komşu parsellere tecavüzlü oluşturulan yapıların imar mevzuatının kamu düzeniyle ilgili olması karşısında yasallaşması da mümkün değildir.
(8185. BK. m. 356)
(743 s. MK. m. 931)
Hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalılardan Secahattin ile yapılan anlaşma uyarınca bu davalının müvekkilinin hissedarı bulunduğu Küçük çekmece, Cumhuriyet mevkiinde kain tapunun 27 pafta 215 parsel nosu nda kayıtlı bulunan arsaya kat karşılığı inşaat yapılacağını, tapunun 250/843 payını bu davalıya devrettiğini, inşaatı da kaçak ve ruhsatsız olarak yarım bırakıp kaçtığını, diğer davalıların söz konusu arsadan daire satın alan kişiler olup inşaatın durumunu bilmelerinin gerektiğini ileri sürerek akdin feshiyle hisse devirlerinin eski hale getirilmesi bakımından tapu kayıtlarının iptaliyle 250/843 hissenin adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, tapudan iyi niyetle hisse satın aldıklarını Savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davalı Secahattin üzerindeki tapu kaydının iptaline, diğer davalılara yöneltilen davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu 215 parsel nolu arsa üzerinde davalı Secahattin kat karşılığı inşaat yapacak ve buna karşılık davacıya daireler verecektir. Bu anlaşma uyarınca davacıya ayrıca bir bedel ödenmemiştir. Bu nedenle davacı ile davalı Secahattin arasındaki ilişki daire karşılığı inşaat yapımından kaynaklanmış, diğer bir deyişle satış işlemi kastedilmemiştir. Öyle olunca davalı yükleniciye inşaat yapımı amacıyla yapılan tapu kayıtlarının devrinin inşaatın sözleşmesine uygun bir biçimde bitirilip, arsa sahibine verilmesi öngörülen dairelerin teslimi şartına bağlı tutulduğu da kabul edilmelidir. İnşaattan daire alan üçüncü kişilerin durumuna gelince; yüklenici dışında davalı safında yer alan bu kişiler, davalı Secahattinden pay satın almışlardır, bir kısmı ise Secahattin'in sattığı kişilerin devrettiği şahıslardır. Tüm bu satın alan davalıların amacının arsanın satımı olmayıp, arsa üzerinde yapılacak inşaattan bağımsız bölümler edinmek olduğunda kuşku yoktur. Bu nedenle işlemin geçerliliğinin arsa sahibine karşı üstlenilen edimin tamamen yerine getirilip dairelerinin teslimi şartına bağlı olduğunu bilmeleri hayatın olağan akışının icabındandır. Davacılar satın alma işlemini gerçekleştirirlerken gerekli özeni göstermelidirler. Bu sebeple Mk.nun 931. maddesi hükmünden yararlanmaları düşünülemez.
öte yandan; dosya kapsamından, 215 parsel üzerinde beş adet yapının mevcut olduğu, tamamının ruhsatsız ve kaçak bulunduğu, bunların kimler tarafından inşa olunduğu belli olmadığı gibi taahhütnameye göre inşaatın ruhsatlı olacağı da anlaşılmaktadır. Yapılarda davacı arsa sahibine tahsis olunan, daireler mevcut değildir. Davacı daire edinmek amacıyla tapu devretmiş, ancak daire sahibi olmadığı gibi arsanın üzerine üçüncü kişilerce kaçak yapılar oluşturulmuştur. Ruhsatsız, kaçak ve iddiaya göre de komşu parsellere tecavüzlü binaların yasallaşması mümkün değildir. İmar mevzuatı kamu düzeniyle ilgili olup herkesin riayetle mükellef olduğu bir konudur.
Davalı yüklenici, edimini taahhütnameye ve mevzuata uygun biçimde yerine getirmemiştir. Satın aldığını ileri süren davalılar da arsa sahibine karşı yüklenicinin üstlendiği görevi yapmış değillerdir. Bu nedenle olayda akdin feshi ve tapu iptali şartları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken mahkemenin bilirkişi raporundaki görüşe bağlı kısmen red kararında bu nedenle isabet olmayıp bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıdan alınmasına, 19.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.