 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1997/257
K. 1997/598
T. 4.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
İŞYERİNDEKİ EMTİANIN DEVRİ
IZRAR KASTI KARİNESİNİN ÇÜRÜTÜLMESİ
KARAR ÖZETİ: Ticari işletmenin veya işyerindeki emtianın tamamının veya önemli bir kısmının satılması veya devredilmesi durumunda; alacaklıların ızrarı kastıyla hareket edildiği, devralan, satın alan veya işgal edenin de borçlunun bu kastını bildiği karinesi, ancak kanunda yazılı hallerin varlığı halinde çürütülür.
(2004 s. İİK. m. 280/4)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya tekrar gelmekle incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davalı borçlu Ahmet ile diğer davalı üçüncü kişi Şükrü'nün enişte kayınbirader olduklarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı borçlu, Çankırı İcra Müdürlüğü'ne verdiği mal beyanına ilişkin 28.8.1995 tarihli dilekçesinde, işyerini devrettiğini beyan ettiği gibi, 14.9.1995 tarihinde borçludan devraldığını beyan etmiştir. davacı alacaklının, alacağına dayanak yaptığı bononun tanzim tarihi 15.3.1994 tarihi olup borç bu tarihde doğmuştur. Bu tarihe göre devrin borcun doğumundan sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.
İİK.nun 280/4. maddesi uyarınca ticari işletmenin veya işyerindeki emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdıyla hareket ettiği kabul olunur.
Yasa koyucu, anılan maddenin 4. fıkrası ile alacaklı yararına iki yönlü bir karine getirmiş, bir tarafdan borçlunun alacaklıların ızrar kasdı ile hareket ettiğini ve diğer tarafdan da üçüncü kişinin bu kasdı bildiğini kabul etmek suretiyle alacaklıyı ispat külfetinden kurtarmıştır. Bu yasal karinenin aksi, ancak davacı alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiği veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicil Gazetesiyle, bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğu kanıtlanmak suretiyle çürütülebilir.
O halde, işyeri devri ile ilgili olarak aralarında akrabalık bağı da bulunan davalı borçlu ile diğer davalı üçüncü kişinin İİK.nun 280. maddesinin 4. fıkrasına uygun şekilde işlem yapılmadığından tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 4.2.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.