 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E:1997/1382
K:1997/2658
T:22.05.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR
Mahkemece iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle rapor alınmış olup her iki rapora karşı davalı tarafça itiraz edilmek suretiyle raporlar kabul edilmemiştir. Buna rağmen davalı itirazları gerekçe gösterilmek suretiyle cevaplandırılmadığı gibi, her iki rapor arasında önemli derecede mübayenet bulunduğu (İhale Şartnamesinin 12. Maddesine göre sözleşmenin 30 gün içinde imzalanması gerekirken, 46 günde imzalanmış olmasının davacının buna ilişkin bir itirazı olmadığı ve 30 günden sonra imzaladığı halde, bunun için süre uzatımı verilmesi, 1993 yılı ödeneği tamamen kullandırıldığı halde bu husus göz ardı edilerek 1993 ödeneğinin aktarılmasının benimsenmesi, Meteoroloji Müdürlüğünden alınan cevabı yazıda yağan yağmurun doğal afet olduğu konusunda bir açıklık olmadığı halde, doğal afet sayılması, davacının dayandığı tesbitte % 145 iş artışı olduğunu kabul etmesine rağmen talep asılarak % 194 iş artışı kabul edilmesi gibi hususlar gözetildiğinde raporların ) bağlayıcı bir yönü bulunmadığı halde, mahkemece ikinci rapor dayanak yapılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak 8 adet hakediş düzenlenmiştir. Davalı idareye ait Genel Şartnamenin "Geçici Hakediş Raporları" başlıklı 39. Maddesinde geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde madde de aynen "müteahhidin geçici hakedişlere yüklenicinin itirazı olduğu takdirde karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu idareye verilen ... tarihli dilekçemde yazılı ihtirazı kayıtlı yazılı cümlesini yazarak imzalaması gereklidir... Müteahhid itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır2 denilmektedir. Bu husus taraflar arasında HUMKnun 287. Maddesinde hükme bağlanan delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan hakimin görevi gereği re7sen gözetmesi gerekir. Bu cümleden olarak davacı yüklenici düzenlenen hakedişlere yukarda belirtildiği şekilde itirazda bulunmadığı takdirde hakedişler onun yönünden kesinleşmiş sayılacağı halde gerek bilirkişilerce ve gerekse mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmamıştır.
Bu durumda mahkemece, alınmış olan her iki raporda hükme yeterli olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle daha önce alının raporlara yapılan itirazlar gözetilip irdelenmek ve gerekçe gösterilerek cevaplandırılmak suretiyle ve ayrıca Genel Şartnamenin geçici hakedişlere itirazla ilgili 39. Md. hükmü çerçevesinde hakedişlere davacı tarafça usulüne uygun itiraz edilip edilmediği saptanmak ve dolayısıyla bu hakedişlerin davacı bakımından kesinleşip saptanmak ve dolayısıyla bu hakedişlerin davacı bakımından kesinleşip kesinleşmediği belirlenerek her iki rapordaki yapılan hesap tarzı gerek mahkeme gerekse Yargıtay denetimine elverişli olmadığından denetime elverişli biçimde, 94/6019 sayılı kararnameye göre hesap yapılıp yapılmadığı ve davacı yüklenicinin bu kararnamenin uygulanması bakımından talepte bulunup bulunmadığı da ayrıntılı bir şekilde belirtilmek suretiyle bilirkişilerden mufassal ve doyurucu gerekçeyi ihtiya eden rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda yapılan bütün açıklamalar nazara alınmadan eksik inceleme ve itiraza uğrayan yetersiz ve birbirine mübayin rapor dayanak yapılmak suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, davalı duruşmada vekille temsil edildiğinden 6.000.000. TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22.05.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.