 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/1271
Karar No : 1997/2883
Tarih : 02.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar H.B., S.B. vekilleri tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat C. K. ile davalılar H.B., S.B. vekilleri av. H.P. geldiler, davalı F.T. gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı arsa sahiplerinden S. K., 31.8.1993 ve 10.12.1993 tarihli sözleşmelerle bodrum kattaki arka cehpe 1 no.lu dairenin kendisine verilmesi gerekirken projedeki yanlış numaralandırmadan istifade edilerek arka cephe daireyi davalıların işgal ettiğini ileri sürerek arka cephe 2 no.lu daire ile 11 ve 12 no.lu dairelerin tapu kayıtlarının iptaliyle kendi adına tescilinin, bu mümkün olmadığı takdirde 500.000.000 TL. tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece 2, 11 ve 12 no.lu dairelerin davacı adına tesciline karar verildiği gibi, talep olmadığı halde binadaki diğer taşınmazlarla ilgili olarak da tescil kararı verilmiş olup, hüküm davalı arsa sahipleri S. ve H. vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme ile 11 ve 12 no.lu "arka cephe" dairelerin davacıya isabet ettiği hususunda bir ihtilaf bulunmamakta ise de bodrum kattaki arka cephe dairenin davacıya verileceği konusunda da asıl sözleşmede ne de ek sözleşmede bir hükme yer verilmemiştir. Ek sözleşmeden sonra çizildiğinden projedeki numaralandırmada davanın çözümüne müessir değildir. Davacının dinlettiği şahitler, davalı yükleniciden duyduklarını naklederek bodrum kat arka cephe dairenin davacıya düştüğünü bildirmişlerdir. Davalı yüklenici aynı dairenin davacıya ait olduğunu yeminli ifadesinde belirtmiştir. Mahkeme bu deliller karşısında 2 no.lu dairenin davacıya ait olduğuna kanaat getirmiştir. Hal böyle olunca HUMK'nun 362. md. uyarınca davacıya tamamlayıcı yemini eda ettirilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken bu konuda eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Öte yandan, davanın konusu sadece 2, 11 ve 12 no.lu dairelerin tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tescilinden ibaret iken, talep aşılarak diğer dairelerle ilgili iptal kararı verilmesi ve yine 6 no.lu dairenin arsa sahiplerince dava dışı şahıslara satıldığı ve bu kişilerin davada yer almadıkları gözetilmeden üçüncü kişilerin haklarını etkileyecek şekilde davanın sonuçlandırılması da doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davalı H. B. ve S.B. lehine BOZULMASINA, 6.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar H. ve S.'ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 2.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.