 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/594
Karar No : 1996/799
Tarih : 14.02.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar tarafından istenmiş (...) olmakla (...) gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı dava dilekçesinde, davalılara ait biçer-döveri tamir ettiğini, bununla ilgili olarak davalılara fatura gönderdiğini, ancak davalılar tarafından borcun ödenmediğini belirterek, 25.587.500 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacı ile böylece bir akdi ilişkiye girmediklerini belirterek, davanın reddi gerekeceğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların, davacı tarafından gönderilen faturaya itirazda bulunmamaları ve tanık beyanlarından da davacının, davalılara ait biçer-döveri tamir ettikleri de anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar davalılarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki akdi ilişki, davalılarca inkar edilmiştir. Akdi ilişkinin varlığı, dava değeri de gözönüne alındığında ancak yazılı belge ile ispat olunabilir (HUMK m. 288). Akdi ilişkinin inkarı halinde, tanık dinlenebilmesi davalıların açık muvafakatine bağlıdır (HUMK m. 289). Ayrıca HUMK'nun 293/4. maddesi hükmü gereği, halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmayan muamelelerde de tanık dinlenebilir (H.G.K. 15.11.1995 tarih 1995/15-799 E. sayılı kararı). Yine yerleşmiş Yargıtay inançlarına göre, gönderilen faturaya karşı tarafça itiraz edilmemesi akdi ilişkinin ispat edildiği anlamına gelmez, akdi ilişkinin ayrıca uygun şekilde ispatı gerekir.
SONUÇ : Bu durumda mahkemece yapılacak iş; bilirkişi aracılığıyla mahalli örf ve adete göre, bu tür muamelelerde senede bağlama hususu araştırılarak, tanık dinlenebileceği saptandığı takdirde, tanık beyanları ile; tanık dinlenemeyeceği ortaya çıktığı takdirde de, davacı dava dilekçesinde yemin deliline de dayandığından davalılara akdi ilişkinin varlığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun karar verilmek olmalıdır. Tüm bu hususlar gözden uzak tutularak uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır olup, bozmayı gerektirmiştir. (14.02.1996).