 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/5335
Karar No : 1996/6599
Tarih : 11.12.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş, davacı 3. kişiler vekili duruşma istemiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı 3. kişiler vekili avukat D.K. ile davalı alacaklı vekili avukat P.T. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Merci Kararını temyiz edenlerden K. İnşaat A.Ş. icra takip dosyalarına göre borçlu olup istihkak davasında taraf durumunda olmadığından kararı temyiz yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, K. İnşaat A.Ş.'nin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle haciz borçluya ait şantiyede yapılmış olduğundan ve haciz edilen malların üçüncü kişilere ait olup olmadığı ancak delillerin toplanması ve bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkartılabileceğinden, böyle bir ortamda alacaklının İİK'nun 97/a maddesi hükmünce haciz uygulatması yasal ve doğal hakkı bulunduğundan ve bu suretle alacaklının kötüniyetinden söz edilemeyeceğinden mercice üçüncü kişiler yararına tazminatın hüküm altına alınmamasında yasaya aykırı bir yön görülmemiş, üçüncü kişiler M. İnşaat Ticaret A.Ş. ile G. İnşaat ve Ticaret Sanayi A.Ş.'nin buna ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Alacaklı bankanın temyiz itirazlarına gelince;
3 - Davacı üçüncü kişiler ile borçlunun iş sahibi DSİ Genel Müdürlüğü'ne karşı işi konsorsiyum ortaklığı şeklinde üstlendiği dosyadaki sözleşmeden anlaşılmaktadır. Bu sözleşmenin 7/b maddesinde borçlunun müşterek teşebbüsteki payının % 50 oranında olduğu görülmektedir. Konsorsiyum, hukukça adi ortaklık niteliğindedir. Davada; dilekçe eki listenin son sırasındaki (1-6 sıra) mahcuzların konsorsiyuma ait mallardan olduğu davacı üçüncü kişilerce kabul edilmiştir. Başka bir deyişle davacılar bu mahcuzların adi ortaklık malı olduğunu kabul etmektedirler. BK'nun 534. maddesinde bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanılabileceği yazılı ise de, bu hüküm ortaklığa ait bir malın haczine engel değildir. Çünkü, o mallar da borçlu ortağında hissesi bulunmaktadır. Öyle ise, konsorsiyuma ait olduğu halde haciz edilen ve listede nitelikleri gösterilen mahcuzlardaki borçlu ortağın payına ait davacılar isteminin borçlu ortağın payı oranında reddi yerine bunlara ait istemin de bütünü ile kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4 - Davalı alacaklının hüküm fıkrasının 3. bendinde yazılan ve istihkak iddiasının kabul edildiği diğer mahcuzlara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacılar bu mahcuzların kendi mülkleri olduğunu ancak konsorsiyuma yararlanmak amacıyla terk edildiğini iddia etmişlerdir. Dava dilekçesinde ekli listeden bunların bir bölümünün 2918 sayılı Kanunun 3. maddesinde tanımlanan trafiğe tescili zorunlu araçlardan, bir bölümünün ise, yine anılan Kanunun 22/2 maddesinde sözü edilen Ticaret ve Sanayi Odası'na tescili gereken iş makinesi türünden araçlar bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla mercice lüzumu halinde davacılar isticvap edilerek gerek trafiğe tescili, gerekse Ticaret ve Sanayi ya da Ziraat Odası'na tescili icap eden araçların kimler adına kayıtlı olduğu ilgili mercilerden sorulup saptanarak bunlar hakkında sonucuna uygun hükme varılmalıdır. Öte yandan haczedilen bir kısım mahcuzlar ise, anılan mercilere tescili gerekmeyen menkul mal niteliğindeki eşyalardan ibarettir. Mercice tescili gerektiği halde tescil ettirilmeyen araç ve iş makinaları bulunduğu anlaşılırsa, bunlar ve menkul niteliğindeki diğer mahcuzların mülkiyetinin kime ait olduğunun tespiti için davacı şirketlerin verdiği deliller yanında bunların demirbaş defterlerine kaydı yapılıp yapılmadığının bu suretle malikinin resmi delillerle ne şekilde belirlendiğinin bilirkişilere incelettirilerek ve İİK'nun 97/a maddesi hükmü gözetilerek bunlar hakkında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ve özellikle bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak bu bölüm isteğinde kabulü doğru olmamış keza bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle borçlu K. A.Ş.'nin temyiz dilekçesinin reddine, 2. bentteki sebeplerle de davacı üçüncü kişilerin temyiz itirazlarının reddine, merci kararının 3 ve 4. bentlerde yazılan nedenlerle davalı alacaklı yararına BOZULMASINA, 750.000 TL. duruşma vekillik ücretinin üçüncü kişi şirketlerden alınarak alacaklı bankaya verilmesine, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davalı alacaklıya iadesine, 11.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.