 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1996/511
K. 1996/698
T. 12.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HACİZLİ MALLARIN SATIŞI
İSTİHKAK İDDİASI
MUVAZAA
KARAR ÖZETİ : İcrada gerçekleştirilen ihale, mülkiyeti nakleden işlemlerden olmasına rağmen; borcu ödeyerek eşyalar üzerindeki haczin kaldırılması imkanına sahip olan eşin, hacizli malları almaktaki asıl amacı, eşyalar üzerine yeniden haciz konulmasını engellemek olduğundan, istihkak iddiaları dinlenemez.
(2004 s. İİK. m. 85, 86, 97)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki, davalı İdare vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
21.6.1994 tarihinde uygulanan hacizdeki malların kendisine ait olduğunu ileri süren davacının açtığı istihkak davası, mahkemece kabul edilmiş olup, karar, davalı Vergi dairesi Müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
Y.... Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, Devlete olan vergi borcunun ödenmediği, şirket hakkında yapılan takiplerin sonuçsuz kaldığı, bunun üzerine şirketin vergi borçlarını ödemekle sorumlu bulunan ve davacının eşi olan İhsan'ın evinde 21.6.1994'de haciz uygulandığı, bu hacze karşı dava açıldığı anlaşılmıştır. Haciz sırasında borçlunun eşi olan davacı hazır olduğu halde hacze karşı çıkmamış, 22.6.1994'de istihkak iddiasını bildirmiştir.
İstihkak iddiasının dayanağını mahcuz malların icradan satın alınması oluşturmaktadır. Mahkemece de bu gerekçeyle dava kabul edilmiştir. Gerçekten icrada gerçekleşen ihale, mülkiyeti nakleden işlemlerdendir. Ne varki işlemin temelindeki amacın muvazaalı bulunduğunun ileri sürülmesi mümkündür. Nitekim, davacının eşi İhsan'ın büyük hissedarı olduğu şirket 1992 yılından itibaren vergi borçlarını ödememiştir. Ihsan, 6183 sayılı AATUHK.nun 35 ve 213 sayılı VUK.nun 10/2. maddesi uyarınca yatırılmayan bu borçtan dolayı yasa gereği sorumludur. Bu aşamada borçlu hakkında başka bir icra takibi yapılmış ve dava konusu ev eşyaları borçlunun eşi tarafından icradan satın alınmıştır. Davacı ev kadını olup, başka bir iş yaptığı ve geliri olduğu hakkında dosyada bir bilgi yer almamıştır. Üstelik icra satışı sırasında parasının yetişmediği ve başkasından para temin ettiği Ali'nin tanıklığıyla anlaşılmaktadır. O halde, davacının bu malları icrada satın alacak bir gelirinin bulunmadığı, eşi olan borçlu tarafından bedeli verilerek davacı adına alındığı, amacın, zaten borçluya ait olan bu malların yeniden haczine engel olmak bulunduğu ortadadır. Esasen borcu ödeyerek eşyalar üzerindeki haczin kaldırılması imkanına sahip olan davacının bu yola gitmeyip icradan satın almayı tercih etmesi de hayatın olağan akışına uygun bir davranış değildir.
Şu şekliyle; vergi borçlarının ödenmemesi için satışın gerçekleştirildiği ve aslında mahcuzların borçluya ait olup bedelin de onun tarafından ödendiği anlaşılmakla, mahkemece sabit olmayan istihkak davasının reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulünde isabet bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı Vergi Dairesi yararına (BOZULMASINA), 12.2.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.