 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1996/3158
K. 1996/3503
T. 19.6.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MÜDAHİLİN HARCI YATIRMAMASI
İLERİYE ETKİLİ FESİH
GERİYE ETKİLİ FESİH
NAMA İFA
KARAR ÖZETİ : Başvurma harcının yatırılmadığı müdahale dilekçesi işleme konularak, dilekçe sahibine harç yatırması için kesin süre tanınması, mahkeme ilamına isminin yazılması doğru değildir.
Hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan, yüklenici inşaatı % 70 oranına getirerek terketmişse; arsa sahibinin ileriye etkili fesih ve ifaya izin sözcüklerindeki asıl amacının, inşaatın tamamlanması olduğu kabul edilerek, menfi zararını ve verdiğini isteyebileceği geriye etkili feshe karar verilmeli; ayrıca, noksanlıklar keşfen tek tek saptanarak ve hüküm fıkrasında da gösterilerek, masrafları yükleniciden alınmak koşuluyla, inşaatın, arsa sahibi tarafından tamamlanmasına izin verilmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 53-58, 76)
(818 s. BK. m. 18, 97/1, 98, 108, 355, 358)
(492 s. Harçlar K. m. 6)
(YİBK., 25.1.1984 gün ve Esas No : 1983/3, Karar No : 1984/1 s.)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı vekilleri ve müdahiller vekili taraflarından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı arsa sahibi vekili; müvekkili ile davalı arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davalı yüklenicinin temerrüdü nedeniyle ileriye etkili olarak feshine, inşaatın müvekkili tarafından tamamlanması için "ifaya izin" verilmesine, kira, munzam zarar ve ayıplı işler bedelinin tahsiline ve davalının müdahalesinin men'ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili ise, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme; sözleşmenin ileriye etkili olarak feshine, kira tazminatı ve ayıplı işler bedelinin tahsiline hükmetmiş, fazlaya ve diğer kalemlere ilişkin istemlerin de reddine karar vermiştir.
Kararı, taraf vekilleri ile müdahiller vekili temyiz etmiştir.
1- HUMK.nun 53 ila 58. maddelerinde düzenlenmiş olan müdahillik, fer'i nitelikte müdahilliktir. Hakkı, bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişi, harçlarla ilgili (1) sayılı Tarifeye göre başvurma harcını yatırdıktan sonra, iki taraftan birinin yanında yer almak üzere davaya müdahale edebilir. Bu konudaki yazılı istem, taraflara tebliğ edildikten ve tarafların düşünceleri alındıktan sonra olumlu-olumsuz bir karara bağlanır.
Somut olayda; harçlandırılmış bir dilekçe ve dolayısıyla geçerli bir talep olmadığı halde, ara kararı ile harcın yatırılması için dilekçe sahipleri muhatap kabul edilerek, kesin süre tanınması, üstelik müdahillik sıfatını kazanmışlarcasına mahkeme ilamının başına isimlerinin yazılması doğru bulunmamış ve usule ilişkin bu yanlışlık, bozma nedeni yapılmıştır.
2- Davada, dayanılan maddi vakıaların bildirilmesi taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir (HUMK. m. 76) Çelişen dava kalemlerinin varlığı halinde, iki tarafın kullandıkları tabirlere ve isimlere itibar edilmeyerek, onların gerçek arzularının araştırılıp bulunması hakimin görevidir (BK. m. 18).
Somut olayda; yüklenicinin, % 70 oranındayken inşaatı terk ettiği, arsa sahibi ve daire satın alanların gayretleriyle bu oranın % 84'e yükseltildiği hususları mahkemenin kabulündedir. % 70 oranı, 25.1.1984 gün, 3-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanmasına ve dolayısıyla, sözleşmenin ileriye etkili (ex nunc) feshine engeldir. Bu orana göre, ancak geriye etkili (ex tunc) bir fesih söz konusu olabilir. Geriye etkili fesih (dönme) halinde ise davacı arsa sahibi, BK.nun 108. maddesi uyarınca menfi zararını (negative interesse) ve verdiğini geri isteyebilir. İfaya izin ve müsbet zarar (positive interesse) kapsamına giren kalemleri talep edemez. Davacı arsa sahibinin, davada hem fesih, hem de ifaya izin (BK. m. 97/1) ve müsbet zarar kalemlerini istemesi bir çelişki gibi görünüyorsa da, ileriye etkili fesih ve ifaya izin sözcüklerinin birlikte kullanılmasıyla, asıl kasdedilenin sözleşmenin feshi değil, inşaatın tamamlanması olduğu ve davanın bu şekilde yorumlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemenin, maddi olayın tavsifinde ve yorumunda yanılgıya düşerek, feshe karar vermesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3- Davada, inşaatın davacı arsa sahibi tarafından tamamlatılmasına müsaade edilmesi istenilmiştir. Bu talep, taysifi hakime ait olan olayda, BK.nun 97. maddesindeki "nama ifa" demektir. Asıl kasdedilen de budur. Bu itibarla, mahkemece, tamamlanmayı bekleyen işler keşfen tek tek saptanmak ve de hüküm fıkrasında gösterilmek suretiyle, bu işlerin masrafı davalı yükleniciye ait olmak üzere, davacı arsa sahibi tarafından yapılmasına izin verilmesi gerekirken, bu istek kaleminin gerekçesiz olarak reddi ve ayıplı işler bedeline hükmedilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4- Öte yandan, sözleşmenin 8. maddesinde kira tazminatının hiçbir şekilde 6 ayı geçemeyeceği taraflarca kararlaştırıldığı halde, bu maddenin de gözden kaçırılarak, fazla kira bedeline hükmedilmesi ayrıca bozma nedenidir.
5- Müdahillerin temyizine gelince: Tülin ve Mehmet'in fer'i müdahil sıfatını kazanamadıkları bir yana, temyiz dilekçelerini de Harçlar Kanununun 6. maddesi uyarınca harçlandırmadıklarından, temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1, 2, 3 ve 4. bendlerde gösterilen nedenle taraflar yararına (BOZULMASINA) ve 5. bend uyarınca müdahillerin dilekçelerinin reddine, istek halinde temyiz peşin harçlarının taraflara geri verilmesine, 19.6.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.