 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/7352
Karar no : 1996/1739
Tarih : 28.03.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş davalı vekili duruşma istemiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili gelmediler. Davalı Vekili Avukat E.P. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı iş sahibi; davalının yapımını üstlendiği kum eleme tesisleri nedeniyle kendisine bedelin kalan kısmı için verilen 35.000.000 TL'lik bononun icra takibine konulduğunu, oysa tesisin eksik ve kusurlu olup bu durumun tespit raporuyla belirlendiğini ileri sürerek bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve eksik-kusurlu işler ile 7 günlük iş kaybı nedeniyle oluşan toplam (118.500.000) TL alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve alınan bilirkişiler kurulu raporuna dayanılarak menfi tespit davasının reddine ve (111.500.000) TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraflar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı dava dilekçesinde, tespit raporuna dayalı alacak talep etmiştir. Tespit raporunda iş kaybı olarak 7 gün esas alınıp zarar belirlenmiştir. Buna rağmen bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında 14 günlük iş kaybının hüküm altına alınması HUMK'nun 74. maddesine aykırıdır. Öte yandan bilirkişilerce saptanan eksik ve kusurlu işlerin bedelinin davalı yanca tahsile konulan bonodan daha fazla olduğu ve bononun da karşılıksız kaldığı ortadadır. Ne var ki bu kararla tesisteki eksik ve kusurlu işlerin bedeli davacıya ödeneceğine göre davalı da yaptığı işin bedelinin tamamına hak kazanacağından mahkemece, bonodan dolayı borç bulunmadığının tespitine karar verilmekle birlikte bono bedeli kadar miktarın davacı alacağından düşülmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; bilirkişilerce tespit olunan 97.500.000 TL eksik ve kusurlu işler bedeli ile 7 günlük iş kaybı tutarı 21.000.000 TL toplamı olan (118.500.000) TL davacı alacağından (35.000.000) TL'lik bakiye iş bedelinin düşülerek kalan (83.500.000) TL'nin davalıdan tahsiline ve bonodan dolayı davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesinden ibarettir.
Hal böyle iken çelişkili gerekçelerle ve talep aşılarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
3- Diğer yandan davalı 26.9.1994 tarihli ihtarnamenin kendisine tebliğ edildiği tarihten (7) gün sonrası olan 17.10.1994 gününde temerrüde düştüğü halde mahkemece 30.10.1994'den itibaren faize hükmedilmesi de yerinde bulunmamış, hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 2'nci bentte açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden taraflar yararına, 3. bentteki nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 1. bent gereğince taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 750.000 TL Vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 28.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.