 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/6308
Karar no : 1996/513
Tarih : 31.01.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davalı karşı davacı Av. (E.E.) geldi.Davacı karşı davalı vekili gelmedi.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı karşı davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı.Bu kere dosyadaki kağıtlar okundu,gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yanlar arasında biçimine uygun yapılan 14.04.1988 günlü taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenici Mehmet Sait Gül, diğer taraf Abdulhay Abdulhayoğlu'na ait arsa üzerinde bina yapımını, inşaat ruhsatından itibaren 24 ay sonra işi bitirip yüzde 45-55 oranında bağımsız bölümleri paylaşmayı üstlenmiştir. İşin devamında bir kısım bağımsız bölümler arsa sahibi adına kurulan kat irtifakı esas alınarak dava dışı kimselere satılmıştır. Bunun üzerine 10.05.1991 tarihinde yüklenici kendisine isabet eden bağımsız bölümlerin mal sahibi tarafından satışı suretiyle sözleşmeye uyulmadığı hususunu neden yaparak inşaata sarfettiği gider ve mahrum kaldığı kar karşılığı -ne kadarı gider ne kadarı kar mahrumiyeti olduğu belirtilmeden- 800.000.000 TL'nin tahsilini dava etmiş, alınan bilirkişi raporuna dayanarak saklı tutulan kısım için de 10.09.1991 tarihinde 1.024.181.840 TL. istemi ile ikinci kez dava açmıştır.
Davalı arsa sahibi de 28.06.1991 tarihinde noterlik kanalı ile gönderdiği ihtarnamede, inşaatın kaba inşaat aşamasında terk edildiğini neden göstererek sözleşmeyi fesh ettiğini bildirmiş. 13.09.191 günü açtığı davada fesih, yüklenicinin 3. şahsa olan kısım borçlarının kendisince ödendiğinin tespiti ve sözleşmede yer alan 25.000.000 TL. cezai şart ile uğranılan zarar toplamı, toplam 500 milyon liranın tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, yüklenicinin tüm istemlerinin, arsa sahibinin ise fesih isteminin kabulüne, sair istemlerinin reddine karar verilmiş, karar arsa sahibi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edim, eserin yapım ve teslimidir. Kararlaştırılan sürede bu edimi yerine getirmesi gerekir. Karşılığında arsa sahibinin edimi ise, sözleşmede öngörülen paylaşıma göre tapuda pay devrinden ibarettir. Binanın yapılıp teslim edilmediği, yükleniciye doğrudan pay devri yapılmadığı hususları ise çekişme konusu değildir. Edimlerin karşılıklı yerine getirilmemesi sonucu, sözleşmenin fesih isteminde tarafların kusur durumunun saptanması öncelikle zorunludur.
Bunun için ruhsat tarihinin sorulup saptanması, sözleşmede kararlaştırılan sürede işin bitirilip bitirilemeyeceği, satışların arsa sahibinin iddiası gibi yüklenicinin istem ve muvafakatı ile yapılıp yapılmadığı, satış bedellerinin kime ya da kim namına, nerelere ödendiği, ihtarnamede geçtiği gibi işin fiilen terk edilip edilmediği hususlarının gerektiğinde bilirkişi görüşüne de başvurulup araştırılması ve sonucuna göre değerlendirme yapılması; öte yandan yüklenicinin isteminden ne kadarının mahrum kalınan kar olduğunun kendisine açıklattırılması şarttır.
Özellikle satışların yüklenicinin istemi ile onun namına yapıldığı, onun borcuna karşılık bağımsız bölüm verildiği şeklindeki iddia üzerinde durulurken; yüklenicinin 13.05.1991 günlü istemi ile bağımsız bölümler kaydından ihtiyati tedbirin kaldırılması, 18 no.lu bağımsız bölümün bu suretle satışının mümkün olması, dinlenen tanıklardan Zübeyir'in yüklenicinin kardeşinin aracılığı ile daireyi aldığına, tanık İzzet'in ödemeyi davacıya yaptığına, tanık ziya'nın alacağına mahsuben daire aldığına, tanık Abdülvahap'ın yüklenicinin talimatı ile satın aldığına dair.... beyanlarının değerlendirilip red ve üstün tutulma nedenlerinin ortaya konulması, Sakine zan'ın aldığı daire bedelini, eşi İzzettin zan'ın verdiği bonolarla ödediğine dair 16.12.1991 günlü beyanın ve bu bonolarda yüklenicinin ciro yoluyla imzasının varlığı da dikkate alınarak bunun yazılı beyyine başlangıcı sayılacağının nazara alınması, öte yandan uygulamada vergi vs. saiklerle yükleniciye isabet eden dairelerin onun istemi üzerine doğrudan arsa sahibince alıcılarına devir edilmesine çokça rastlanıldığının gözönünde bulundurulması suretiyle delillerin takdir edilmesi ve bundan sonra sonuca varılması gerekirken, toplanan kanıtlar tartışılmadan (HUMK.m. 388/3) doyurucu olmayan nedenlerle yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma sebsebine göre sair hususlaranı incelenmesine yer olmadığına, duruşmada vekille kendisini temsil ettir en davalı yararına 250.000 TL duruşma vekillik ücreti takdirine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı karşı davacıya geri verilmesine, 31.01.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.