 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/2179
Karar no : 1995/5043
Tarih : 27.09.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı Ramiz ile davalı arasında yapılan kat karşılığı eser sözleşmesi gereğince binanın süresinde teslim edilmediği ileri sürülerek davacı Ramiz'in 8 ve nolu daireleri ve Hatice'nin 5 ve 7 nolu dairelerinin geç teslimi nedeniyle (77.000.000) liranın davalıdan tahsiline karar vreilmesi istenilmiş, mahkemece toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak (21.386.666) liranın davacı Hatice'ye (27.719.999) liranın ise davacı Ramiz'e ödetilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Eser sözleşmesi davacı Ramiz ile davalı yüklenici arasında yapılmıştır. Diğer davacı Ramiz'den 5 ve 7 nolu daireleri tapuda devir almış olup birlikte dava açıldığına göre, bu dairelere yönelik hakların davacı Ramiz tarafından diğer davacı Hatice'ye devredildiği ve böylece adı geçenin davacı sıfatını kazandığının kabulü gerektiğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Ne varki karşılıklı edimleri ihtiva eden bir akitte taraflar kendi edimlerini zamanında yerine getirmelidirler. İncelenen olayda inşaatın tapu verilmeye hak kazanılacak bir seviyeye getirilmesine rağmen, arsa sahibi Ramiz'in tapu devrine yanaşmadığı ve hiçbir bağımsız bölümün tapusunu vaad ettiği tarihte devretmediği ve ancak açılan dava sonunda tapu devrinin sağlanabildiği dosyada mevcut Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.07.1992 gün ve 1991/162 Esas 1992/509 sayılı kararından anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikli edimin davacı Ramiz tarafından yerine getirilmediği ortadadır.
Öte yandan yapının iskan ruhsatını almak görevi yükleniciye ait ise de bu yönde yapılan müracaata belediyenin muaraza çıkartması üzerine davalının idare mahkemesinde dava açarak muarazayı men ettirip ancak iskan alabildiği de ortadadır. O halde iskanın geç alınmasında da davalıya atfı kabil bir kusur bulunmamaktadır.
Bu durumda inşaatın gecikmesi davacının kendi edimini zamanında yerine getirmemesi ve idari mercilerden kaynaklanan sebeplerle mümkün olmadığından davacıların gecikmeden doğan tazminat talep etmeye hakları bulunmamaktadır (BK. Md. 81) Öyleyse davanın esastan reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulünde isabet yoktur.
Davalı vekilinin usule ilişkin diğer temyiz itirazlarının ise bozma nedenine göre incelenmesine gerek bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 250.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 27.09.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.