 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E:1994/6519
K:1995/2081
T:06.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY İLAMI
Davacı İsmail D... ile davalı Alim M.. müdahiller: 1-Ömer G..., 2-Cihat E..., 3- Türel Ö... arasında davadan dolayı Ankara 12. Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 30.12.1992 gün ve 1989/21-1992/1021 sayılı hükmü onayan dairemizin 16.09.1994 gün ve 1994/2653-4967 sayılı ilamı aleyhinde müdahiller Ömer G..., Cihat E... vekilleri ile davalı Alim M... vekili taraflarınca karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacı arsı maliki, davalı yüklenici tarafından inşaatın eksik ve ayıplı yapılmış olmasından ötürü, ortaya çıkan değer eksikliği karşılığında sözleşmede bedel olarak davalı yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerden 1 nolu daire ile davalıya isabet eden dükkanın da kendisine ait olduğunun tespitine ve bu bağımsız bölümlere ait hisselerin hükmen tapu sicilinde kendi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece alınan 18.08.1991 tarihli ilk bilirkişi raporunda, konunun uzmanlık alanlarının dışında olduğu ve fiyat belirleme konusunda herhangi bir değerlendirme yapamayacakları bildirilmiş iken mahkemece yeniden aynı bilirkişilerden rapor alınması yoluna gidilmiş iken mahkemece yeniden aynı bilirkişilerden rapor alınması yoluna gidilmiş alınan 17.10.1992 tarihli raporda; taşınmazın tümünde 10 bağımsız bölüm bulunduğu, yüklenici tarafından temerrüde düştüğü tarihten sonraki bir tarihte yapılan satış vaadinde en iyi dairelerden birinin 45.000.000 TL değerinde olduğu, davalının ayıplı ve kusurlu inşaatları nedeniyle davacının 75.000.000 TL zararı olduğu göz önünde tutulmak suretiyle davacının davalıdan tenzilini talep edebileceği, arsa payının 230.4/768 olduğu ve davacının talep ettiği bir daire ile bir dükkanın arsa payı toplamının ise 164/768 olduğundan bahisle bu 2 bağımsız bölümün davacıya verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu hesap yapılırken, 10 bağımsız bölümün satış vaadindeki değer esas alınarak 450.000.000 TL olduğu ve sözleşmede %50 paylaşım oranı kabul edildiğinden bu değerden yarı yarıya taraflara ait olacağı, davcının 75.000.000 TL zararı olduğu kabul edilerek buna göre davacıya düşmesi gereken inşaat değerinin 300.000.000 TL olduğu ve bu durumda tarafların dava konusu inşaattaki hisselerinin %75 ve %25 olacağı ve böylece, davacının bağımsız bölümlerden dolayı uğradığı zararın %25 ve ortak yerlerdeki zararının da %5 olduğu ve böylece toplam değer kaybının %30 oranına ulaştığı kabul edilerek yukarıda açıklanan sonuca varılmıştır.
BK nun 360/2 maddesi gereğince, iş sahibi işin kıymetinin noksanı nisbetinde fiyatın tenzilini isteyebilir. Sözleşmede işin bedeli para olarak değil, arsa payı ve arsa payına tekabül eden bağımsız bölümlerin yükleniciye verilmesi şeklinde kararlaştırılmıştır. Yargıtay uygulamalarında ve öğretide yerleşmiş görüşe göre bedel indiriminin "nisbi metot-oran yöntemi" ile saptanması gerekir. Bu yöntemle bedelden yapılacak indirim tutarı, ayıplı değerin, ayıpsız değere bölünmesi ile bulunacak oranın, kararlaştırılan ücrete uygulanması suretiyle bulunması gerekir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise bu yöntem izlenmemiştir. Sadece yüklenicinin satmayı taahhüt ettiği bir dairenin satış bedeli esas alınarak ve bütün bağımsız bölümlerin değerlerinin eşit olduğu farz edilerek hesap yapılmış ve bu hesapta dahi bulunan 150/450 oranının 1/3 olmasına karşın, 1/4 olarak alınıp sonuca varılmıştır. Böyle bir hesaplama yönteminin hukuksal dayanağı bulunmadığı gibi maddi hataya da dayanmaktadır. Kaldı ki bilirkişiler konunun uzmanlık alanlarının dışında olduğunu bildirmiş oldukları halde, mahkemece yine aynı bilirkişilerden rapor alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; inşaatın teslime hazır olduğu anlaşılan iskan ruhsatının alındığı tarihe göre, yukarıda açıklandığı gibi inşaatın objektif olarak ayıplı ve ayıpsız değerleri arasındaki oranın bulunması gerekir. Bu oran bulunduktan sonra, bulunan bu oranın sözleşmece kararlaştırılan bedele uygulanması suretiyle indirilecek bedele bulunmalıdır. Sözleşmede paylaşımın %50 oranında yapılacağı belirtilmiş olduğundan taraflara buna göre dörder daire ve birer dükkan isabet etmektedir. Sözleşmede taraflara isabet eden bu sağımsız bölümlerin hangileri olduğu da belirtilmiştir. Buna göre yükleniciye bedel olarak bırakılan dört daire ve bir dükkana isabet eden arsa paylarının toplamı işin bedeli olmaktadır. Yukarıda açıklanan oranın bu gereken arsa payı bulunacaktır. Sözleşmede yükleniciye ait arsa payının tahsis edildiği bağımsız bölümler belli olduğuna göre indirilecek arsa payının yükleniciye ait bağımsız bölüme veya bölümlere yansıtılması gerektiği hakkında taraflardan sorulup anlaştıkları takdirde buna göre indirim yapılmalıdır. Anlaşamadıkları takdirde hakkaniyete uygun bir şekilde bağımsız bölümlerin hangilerinden indirim yapılması gerektiği belirlenmelidir.
Yukarıda açkılanan bütün bu işler için birisi hukukçu olmak üzere üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden yeniden gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece evvelce hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu bu kez dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonucunda anlaşıldığından, davalı vekili ile, davalı yanında davayı feri müdahil sıfatıyla katılanlar vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SOUNÇ:Dairemizin 16.09.1994 tarih ve 2653/4967 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.04.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.