 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/574
Karar no : 1994/2225
Tarih : 11.4.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2918/m.20,35,36
KARAR : Mahcuz araç davacı Mehmet Sargın tarafından borçlu Hüseyin Özkavlak'a 8.1.1993 tarihinde mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılmıştır. Satış bedeli olan 40 milyon liranın 8.2.1993, 8.3.1993, 8.4.1993, 8.5.1993 olmak üzere dört eşit taksitle ödenmesi kararlaştırılmıştır. Öte yandan borçlu hakkında 9.3.1993 tarihinde başlatılan takip üzerine araç 9.4.1993 tarihinde fiilen 14.4.1993 tarihinde ise kayden haczedilmiştir. Bu defa -alıcı- borçlu ile davacı 20.4.1993 tarihinde noterde satışı feshetmiştir. Bu husus çekişme konusu değildir.
2918 sayılı Yasanın 20/d maddesine uygun olarak satış Noterlikçe yapılmış olup fiili haciz taşıt borçlu elindeyken yapılmış olmakla teslimin varlığı da sabittir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 35. maddesinin ( b ) bendince noterin satış işlemini satışı müteakip 7 iş günü içinde ilgili tescil kuruluşuna bildirmesi zorunludur. Aynı Yönetmeliğin 36. maddesi uyarınca da satın alan kişinin bir ay içerisinde tescil kuruluşuna başvurup tescil belgesini alması gerekir. Ancak noterin bildirmemesi görevinde kayıtsızlığının sonuçlarını alıcının tescil kuruluşuna başvurmaması da cezai yaptırımı gerektirmekte olup her ikisinin ihmalinde de satışın geçersizliğinden, doğrudan satışlarda mülkiyetin alıcıya intikaline, mülkiyeti muhafazayla satışta da alıcının buna göre şahsi hak kazanmasına engel değildir. Bu haliyle somut olayda satışın geçersiz olduğundan sözedilemez. İhdasi mahiyet taşımayan trafik kaydının davacı adına olması sonucu etkilemez. Davacı taksitler ödenmediğinde ya da başka bir nedenle alıcıyla anlaşıp sözleşmeden dönebilir. Ne var ki, bu dönme üçüncü şahısların haciz yoluyla kazandığı hakkı ihlal edemez. Davacı fesih tarihine göre taksitlerden bir kısmını tahsil etmiş olacağına göre ancak tahsil ettiğini icra dairesine depo ederek aracı geri alabilir. Oysa kaydında haciz varken sözleşmeden dönen davacı bu yola başvurmamış, aldığı bedeli borçluya iadeden sonra haczin kaldırılmasını istemiştir. Bu takdirde alacaklının iyiniyetle borçluya aidiyetine güvenerek taşıt üzerinde haciz yoluyla elde ettiği hakkı ihlal edilmiş olur.
Kaldı ki, mülkiyeti muhafazayla satış mahsus siciline tescil edilmediği sürece satış kat'i satıştır. Bu durumda haciz tarihinde mülkiyet kayıtsız şartsız borçluda olduğundan Mercii Hakimliğince evvelemirde tescilin var olup olmadığının araştırılması da gerekirken, bu husus da yerine getirilmemiştir.
Bu durumda her iki halde de davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın davalı alacaklı yararına BOZULMASINA, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine, 11.4.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.