Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1994/4985
K. 1995/363
T. 27.1.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
MUACCEL BORÇ
TEMERRÜT FAİZİ
ENFLASYON VE MUNZAM ZARAR
 
KARAR ÖZETİ: Borcun ödeneceği gün, mütlefikan tayin edilmişse veya muhafaza edilen bir hakka istinaden taraflardan biri ihtarda bulunarak bunu tesbit etmişse, borçlu, mütemerrit duruma düşer.
Bunun dışında; alacağı muaccel hale gelmesi temerrüt için yeterli değildir ihtarname veya istem yazısının da tebliği gerekir.
Bu sebeplerle, yüklenicinin inşaat bünyesine girmek üzere ithal ettiği araçların gümrük vergisinin, idarece, yükleniciye iadesi; gider iade raporlarının mühendisçe onanması şartına bağlanmışsa, onaylama makamı olan Karayolları Genel Müdürlüğünün ne zaman tasdik edeceği belli olmadığından, onay tarihinde borç muaccel olursa da, temerrüt için ayrıca ihtar gereklidir.
Temerrüt faizine hükmedilirken, dava tarihi başlangıç alınarak temerrüt faizine, yeniden faiz yürütülmesi kanuna aykırıdır.
Enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmüş olması, munzam zararın oluşması için yeterli değildir. Zararın, somut olarak iddia ve ispat edilmesi ve enflasyonla illiyet rabıtasının bulunması gereklidir.
Ulaştırma altyapısı resmi gümrük vergileri kapsamına dahil olduğundan, sözleşmeye göre iadesi gerekli ise de, ithal edilen malzemelerin, inşaat bünyesine girip girmediği araştırılmalıdır.
 
(818 s. BK. m. 74, 79, 101, 103, 104/1-son, 105)
(1615 s. Gümrük K. m. 2)
(YİBK., 28.1.1994 gün ve Esas no : 1993/4, Karar no : 1994/1 s.)
 
Davacı Astaldi Societa Per Azioni Via Po ile Davalı T.C. Bayındırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü, dava ihbar edilen T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen Hakem Kurulu tarafından verilen 6.6.1994 tarihli kararın temyizen tetkiki, davalı T.C. Bayındırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenmiş ve dosya Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce 28.9.1994 tarih ve 1994/2793 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
 
Taraflar arasındaki 29.1.1987 tarihli sözleşmenin 67.1 ve 80. maddelerinden, Hakemlerin uyuşmazlığı sözleşme hükümlerine ve Türk Maddi Hukukuna göre çözümleyecekleri anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun 28.1.1994 gün, 1993/4 esas, 1994/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, temyiz konusu Hakem kararının gerek sözleşmeye ve gerekse Türk Maddi Hukuk kurallarına uygun olup olmadığının Yargıtay'ca incelenmesi gerekmiştir.
 
1- Davanın konularından birisi, sözleşmenin 75. maddesinde sözü edilen gümrük vergilerinin idarece yükleniciye süresinde geri ödenmemesinden dolayı tahakkuk eden temerrüt faizi ve munzam zararın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
 
Sözleşmenin 75. maddesinde aynen; "İnşaat bünyesine girmek üzere Türkiye'ye ithal edilen malzemelere ait gümrük vergileri, istihsal vergisi (varsa), damga resmi, belediye vergisi, fonlar, mühendisin tasdiki üzerine müteahhide geri ödenir" denilmiştir.
 
Davacı yüklenicinin, muhtelif tarihlerde ödediği gümrük Vergilerinin makbuzlarını tahakkuka bağlayarak (gider iadesi raporu) mühendise verdiği ve bunların mühendis tarafından bir takım yazışmalardan sonra onandığı anlaşılmaktadır. Burada uyuşmazlık konusu olan husus, bu onaylama tarihinde alacağın sadece muaccel hale mi geldiği, yoksa muacceliyetle birlikte davalı idarenin temerrüdünün de gerçekleşmiş sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
 
Borçlar Kanununa göre, temerrüdün gerçekleşmesi için, önce alacağın muaccel olması, yani talep edilebilir hale gelmesi ve ayrıca alacaklı tarafından istenilmesi gerekir. Alacağın sadece muaccel hale gelmesi temerrüt için yeterli değildir (BK. md. 101). BK.nun 74. maddesi gereğince herhangi bir ecel, yani süre öngörülmediği veya işin mahiyetinden anlaşılmadığı takdirde, borcun hemen ifa ve derhal icrası talep olunabilir. Ancak bu durum temerrüt için yeterli değildir. Çünkü BK.nun 101/1. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur.
 
Dava konusu olayda ise; davacı yüklenici 22.7.1988 tarihinde mühendise yazmış olduğu yazı ile, ödenmiş bulunan gümrük resim ve harçlarına ait banka dekontunu göndermiş ve bunların onaylanarak Karayolları Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesini istemiştir. Bu yazıya mühendislikçe verilen 31.8.1988 tarihli cevapta, sözleşmenin 75. maddesine istinaden, ilk düzenlenecek hakediş raporu ile birlikte yapılmasının uygun görüldüğü ve bunun için konuya ilişkin evrakın iade edildiği bildirilmiştir. Bunun üzerine 22.9.1988 tarihli yazı ile düzenlediği gider iadesi 1 nolu raporunu onay için ibraz etmiş ve Karayolları Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesini istemiştir. Keza aynı şekilde 2 nolu gider iadesi raporu ile ilgili olarak aynı konuda 14.12.1988 ve 10.1.1989 tarihli yazışmalar yapılmıştır.
 
Görüldüğü gibi bu yazışmaların tümü sözleşmenin 75. maddesindeki onaylama prosedürünün uygulanması ile ilgilidir. Bu uygulama ancak alacağın kesinleşmesi ve muaccel hale gelmesi sonucunu doğurur. Çünkü, alacağın ödenmesi idarece onaylama koşuluna bağlanmıştır. Burada onamaya yetkili olan makam mühendisten sonra Karayolları Genel Müdürlüğü'dür. Dosya içerisinde mevcut listeye göre 1 'den 18'e kadar olan tahakkuklar idarece 1.11.1988 tarihinden 5.4.1993 tarihine kadar muhtelif tarihleri taşımaktadır. İşte bu tarihlerde alacak kesinleşmiş ve muaccel hale gelmiştir. Borçlar Kanununun 101/2. maddesinde borcun ifa edileceği gün mütlefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihtarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamıyla borçlunun mütemerrit olacağı belirtilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere somut olayda, taraflarca, borcun ifa edileceği önceden belirli muayyen bir gün tayin edilmediği gibi, alacaklıya da tek taraflı olarak böyle muayyen bir gün tayini yetkisi verilmemiştir. İdarece gider iade raporlarının hangi tarihte onanacağı önceden belli ve muayyen olmadığı için, onama tarihi BK.nun 101/2. maddesindeki muayyen bir ödeme tarihi olarak kabul edilemez. Bu durumda idarenin temerrüde düşürülmesi için, bu tarihlerden sonra gider iadesi raporlarında yer alan alacakların ödenmesi için davacı yüklenici tarafından idareye gönderilen herhangi bir ihtarname veya istem yazısı olup olmadığının araştırılması gerekir. Yüklenicinin idareyi temerrüde düşürecek şekilde talepleri bulunduğu saptandığı takdirde, bu tarihlerden itibaren temerrüt faizinin işlemeye başlayacağı doğaldır. Hakemlerce böyle bir araştırma yapılmadan, idarece raporların onaylandığı tarihlerden itibaren temerrüt faizi hesap edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
 
Öte yandan, taraflarca 26.1.1990 tarihinde yapılan ek sözleşmenin 14. maddesinde, o tarihe kadar yüklenicinin yapmış olduğu taleplerini ve uyuşmazlıkları geri aldığı, bunların ek sözleşmede yazılı nedenlerle sınırlı olmadığı belirtilmek suretiyle, dava konusu olan temerrüt faizi ve munzam zarar isteklerinin, bu tarihe kadar olanlarından vazgeçtiği anlaşıldığından, 26.1.1990 tarihine kadar yukarıda açıklandığı şekilde, davalı İdare temerrüde düşürülmüş olsa dahi, temerrüt faizi ve munzam zarar talep edilemez. Ancak bu tarihten itibaren yukarıda açıklanan şartlar varsa temerrüt faizi talep edilebilir.
 
Davacı en son 12.3.1993 tarihinde yazmış olduğu yazı ile, bu tarihe kadar tahakkuk eden haklarını saklı tutarak uyuşmazlığın 15.4.1993 tarihine kadar halledilmesini istemek suretiyle, bu tarihten önce tahakkuk eden temerrüt faizi alacakları varsa saklı tuttuğunu bildirmiştir. Bu yazı üzerine davalı İdare 8, 9 ve 12 Nisan 1993 ve 18.6.1993 tarihinde gümrük vergilerini ödemiştir. Bu durumda ödeme tarihlerine kadar, yukarıda açıklandığı üzere; davacının tahakkuk etmiş faiz alacağı olup olmadığı ve miktarları Yargıtay denetimine elverişli bir şekilde saptanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, Hakemlerce raporların onay tarihlerinden itibaren temerrüt faizi hesap edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
 
2- Davacı; dava dilekçesinin 9. sayfasının (C) bendinde, paranın enflasyon nedeniyle satın alma değerinin düşmüş olmasına dayanarak, munzam zarar isteminde bulunmuş ve Hakemlerce bu şekilde soyut bir munzam zarar hesabı yapılmıştır. Ancak, sadece enflasyon nedeni ile paranın reel değerinin düşmüş olmasından dolayı davacı alacaklı munzam zarar altında bir istemde bulunamaz. Zararın, somut olarak iddia ve ispat edilmesi ve illiyet rabıtasının bulunduğunun da kanıtlanması gerekir. Bu şekilde bir iddia ileri sürülmediğine göre sadece enflasyon olgusuna dayanarak munzam zarara hükmedilemez. Buna rağmen Hakemlerce yazılı şekilde munzam zarara hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
 
3- Davacı; dava dilekçesinin 7. sayfasının (3). bendinin, ikinci fıkrasında, Ulaştırma Altyapı resmi olarak ödediği kısım (1) ve (3)'e ait 14, 15, 16, 17 nolu ve kısım (2)'ye ait 1 nolu gider iadesi raporlarından çıkartılmış olan Ulaştırma Altyapıları resmi ile ilgili alacağın temerrüt faizi ve munzam zararı ile birlikte tahsilini istemiştir. Sözleşmenin 75. maddesinde, inşaat bünyesine girmek üzere Türkiye'ye ithal edilen malzemelere ait "gümrük vergileri"nin mühendisin tastiki üzerine yükleniciye geri ödeneceğinden söz edilmiştir. Bu maddedeki "gümrük vergileri" sözü, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 2. maddesi gereğince gümrüklerce alınan bütün vergi ve resimleri ifade eder. Davacının talep ettiği Ulaştırma Altyapısı resmi de 26.1 .1 967 tarih ve 827 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 4. fıkrası gereğince, Gümrük İdarelerince gümrük vergisi ile birlikte gümrük vergisinin tahakkuk ve tahsiline ait hükümlerine göre tahsil edildiğinden, sözleşmenin 75. maddesinde sözü geçen "gümrük vergileri" kapsamına girmektedir. Bu nedenle, davacı ödemiş olduğu Ulaştırma Altyapı resmi tutarını davalı İdareden talep edebilir. Ancak, sözleşmenin 75. maddesi gereğince, bu verginin talep edilebilmesi için bu malzemenin inşaat bünyesine girmek üzere ithal edilmiş olması gerekir. Davalı idare, yukarıda açıklanan hakedişleri ödemediğinden, öncelikle bu malzemelerin inşaat bünyesine girmek üzere ithal edilen malzemelerden olup olmadığının araştırılması ve ona göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönden inceleme ve araştırma yapılmadan, ilgili belgeler dosyaya konulmadan, bu konudaki isteğe hükmedilmesi de ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
 
Yine yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle, bu alacakla ilgili olarak temerrüt faizine hükmedilmesi gerekip gerekmediği incelenmeden temerrüt faizine hükmedilmesi ve (2). bentte açıklanan nedenle munzam zarar isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabul edilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
 
4- Diğer taraftan BK.nun 104/son maddesine aykırı olarak temerrüt faizine, dava tarihinden itibaren yeniden faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
 
Sonuç Temyiz olunan kararın 1, 2, 3 ve 4. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), duruşmada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir ve tayin edilen 750.000.- TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 27.1.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini