 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1994/2026
K. 1995/7213
T. 1.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ALACAĞIN TÜRK PARASINA ÇEVRİLMESİ
KUR FARKI
MUNZAM ZARAR
KESİN HÜKÜM
KARAR ÖZETİ: Önceki dava ile, davacının, o tarihteki kanun hükümlerine göre alacağını Türk Parası ile isteyebileceği kabul edilmiş ve Türk Parası olarak tahsile karar verilmiş; hüküm de kesinleşmişse, kesin hükme rağmen, aynı sözleşme sebebiyle, yeni bir dava açılarak, doların, yeni kura göre Türk Parasına çevrilmesi sonucu, kur farkından doğan alacağı, munzam zarar adı altında istemek mümkün değildir.
(818 e. BK. m. 83/ek fıkra, 105)
(10865. HUMK. m. 237)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Taraflar arasında evvelce görülüp kesin hükme bağlanan Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 987/232 E., 988/89 K. sayılı davasında, davacı yüklenicinin aynı hukuki ilişkiye dayanarak dolar üzerinden açmış olduğu dava sonunda alacağın dolar olarak tahsiline dair verilen 15.3.1988 tarihli karar Dairemizin 18.4.1989 günlü ve 1988/2207 E., 1989/2020 K. sayılı ilamıyla diğer bozma sebepleri yanında ayrıca BK.nun 83. maddesi hükmü gözönünde tutulmadan alacağın dolar üzerinden hüküm' altına alınmasında yanlıştır" denilerek mahkeme kararı bu yönden de bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak verilen en son 17.9.1991 gün ve 111/510 sayılı kararında, 988.199.67 Doların o dava tarihindeki 1 Dolar karşılığı 676.75 TL. üzerinden Türk Parası karşılığı olan 675.477.480 TL.' nin ayrıca 10.650.000 TL. ile toplamı olan 686.127.030 TL.' nın dava tarihinden itibaren %30 yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Bu kararın davalı ve davacı vekillerince temyizi üzerine dairemizin 9.3.1992 günlü ve 1991/5099 E., 92/1167 K. sayılı ilamıyla onanmış ve bu onama kararı taraflara tebliğ edildikten sonra karar düzeltme yoluna gidilmeyerek 28.4.1992 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu defa 10.2.1993 tarihinde aç!lan ikinci davada ise evvelce yukarda açıklandığı şekilde dava konusu olup kesin hükme bağlanan Doların o davanın açıldığı 23.6.1986 tarihindeki kur' u ile bu davanın açıldığı tarih arasındaki kur farkının yasal faizi aşan tutarının munzam zararları olduğundan bahisle doların kur farkıyla çarpımı sonucu bulunan ve yasal faizi aşan 6.969.408.363 TL.' nin tahsili istenmiş mahkemece de bu şekilde açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarda etraflıca açıklandığı üzere evvelce aynı alacak için Türk Parası karşılığına hükmedilmiş ve kesin hükme bağlanmıştır. Yani davacının o tarihteki kanun hükümlerine göre alacağını ancak Türk Parası olarak talep edebileceği kabul edilmiş ve Türk Parası olarak tahsiline karar verilmiştir. Sonradan 1993 senesinde yeniden dava açılarak evvelce hükme bağlanan ve kesinleşen dava ve hüküm, dışına çıkılarak, doların tekrar yeniden yeni kur'a göre Türk Parası'na çevrilerek munzam zarar adı altında kur farkından doğan alacak iddiasının ileri sürülmesi kesin hüküm kuralına aykırıdır. Çünkü, evvelce kesinleşen kararla davacı alacağının Türk Parası olduğuna karar verilmiş ve böylece bu konudaki uyuşmazlık kesin olarak yargı kararına bağlanmıştır. Bu durumda ikinci davanın açıldığı 10.2.1993 tarihindeki kur'a göre yeniden dava açılması mümkün olmadığı gibi, bu husus munzam zarar olarak da ileri sürülemez. Çünkü, dava konusu olan dolar evvelce ve kesin olarak Türk Parası'na çevrildiği için sonradan artan Dolar kurunun munzam zarar olarak ileri sürülemeyeceği bu kabulün doğal bir sonucudur.
2- Öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde; "müteahhide yapılacak ödemeler mevcut en yüksek ve geçerli döviz kurları üzerinden ABD Doları'ndan tahvil olunan Türk Lirası ile yapılacaktır." denilmiştir. Bu hükme göre davacı yüklenici alacağın aynen Dolar olarak ödenmesini isteyemiyeceğinden, ancak doların Türk Parası karşılığının ödenmesini talep edebilir. Evvelce görülen dava sonucunda sözleşmenin bu hükmüne uygun olarak doların Türk Parası karşılığının ödenmesine karar verilmiştir. Bu nedenle de kur farkının munzam zarar olarak talep edilmesi mümkün değildir. Mahkemenin bu hükmü gözardı ederek kur farkına munzam zarar olarak hükmetmesi bu nedenle de kabul şekli bakımından da bozmayı gerektirir.
3- Davalının faiz oranı ve faiz başlangıcı tarihine yönelik diğer temyiz itirazlarının, yukardaki bozma nedenlerine göre incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın (1.) ve (2.) bentlerde açıklanan nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), (3.) bend gereğince diğer teniyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 250.000 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 1.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.