 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1993/3130
K. 1994/1229
T. 2.3.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ESER SÖZLEŞMESİNİN ŞEKLİ
İŞTİRAK HALİNDEKİ TEREKE
TEBLİGAT YERİNE KAYYIM ATANMASI
KARAR ÖZETİ: Gayrimenkul, tapuda kayıtlı ise payın devir ve temliki resmen noter huzurunda veya tapu dairesinde yapılmadığı takdirde ve HUMK.nun 287 ve ardından gelen maddelere göre ispatlanamaması halinde, hukuken geçerli inşaat sözleşmesi yoktur.
Tereke, iştirak halinde ise hissedarlardan birinin veya bir kaçınan, sözleşmeden doğan davayı kabul etmesi de, hukuki bir sonuç doğurmaz.
Yurt dışındaki kişiye, usulüne uygun davetiye tebliği yerine, kayyım atanarak, davada temsilinin sağlanması usul ve yasaya aykırıdır.
(818 s. BK.. m. 213,355)
(1086 s. HUMK. m. 287) '
(7201 s. Tebligat K. m. 25)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı Ömergül Faruk, davalıların murisi Remziye ile evlenmeden önce 25.3.1956 tarihinde sözlü olarak anlaşıp, Remziye'ye ait taşınmaz üzerine yarı yarıya ortak olmak üzere inşaat yapmayı yükümlendiğini ve inşaatı 1956 yılında yapıp bitirerek iskana açıldığını, sonradan Remziye ile 11.5.1957 tarihinde resmen evlendiklerini ve adı geçen Remziye'nin 6.5.1986 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kendisinin ve davalıların kaldıklarını ileri sürerek, taşınmazın %50 payının da veraset ilamındaki hisseleri oranında davalılar adına tapuya tescilini istemiştir.
Davalılardan sadece Şerife davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Mirasçılardan 1985 yılında ölen Yaşar'ın 1968 yılında noterde verilmiş olduğu ve 2/4 hissesinin davacıya ait olduğunu kabul ettiğine dair ifade tutanağını davacı mahkemeye ibraz etmiştir. G9riye kalan diğer davalılar davayı kabul etmemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmazın kat mülkiyetine çevrilmesine; 1 ve 3 nolu dairelerin davacı adına, ve geriye kalan dairelerinde davalılar adına veraset ilamındaki hisselerine göre tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacının inşaat yaptığını iddia ettiği 38 parsel nolu taşınmaz tapuda kayıtlı olduğundan, taşınmazın belli bir payının devir ve temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olması için, resmen noter huzurunda veya tapu dairesinde düzenlenmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığı iddia edilmediği gibi. biçim koşuluna uyulmaksızın yapıldığı öne sürülen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığı da HUMK.nun 287 ve ardından gelen maddelerine göre ispatlanmış değildir. Davada, bu yolda resmen yapılmış geçerli bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Tarafların murisi ve tapu sahibi olan Remziye, 6.5.1986 tarihinde ötmekle terekesi iştirak halinde mülkiyet olarak intikal ettiği için, davalılardan Şerife'nin davayı kabul etmiş olması herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Keza, ölü mirasçılardan Yaşar'ın da 1968 yılında noterde verdiği ifadesinde 2/4 hissenin davacıya ait olduğunu kabul etmiş olması da davacıya herhangi bir ayni hak vermez. Mahkemece, kamu düzeni ile ilgili olan bu yönün re'sen gözetilmesi gerekirken, bu yön nazara alınmadan davanın kabulüne ve tescile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Öte yandan, gene mirasçılardan olup dava açıldıktan sonra 10.1.1992 tarihinde ölen Ertaç'ın geriye mirasçı olarak eşi Nuran ile çocukları Cantaç ve Anke kalmışlardır. Bunlardan Anke adına çıkarılan davetiye Almanya'da bulunduğundan ve adresi tespit edilemediğinden bahisle bila tebliğ iade edilmiştir. Mahkemece, adı geçenin adresi tespit edilemediğinden, kendisine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri gereğince davetiye tebliğ edilmesi gerekirken, adı geçen davalıya kayyım tayini cihetine gidilmesi ve davayı kabul eden Şerife'nin bu davalıya kayyım olarak tayin edilip hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Hükmü kendi adına asaleten temyiz eden Fatma, mirasçı olmayıp sadece küçük çocukları Avni ve Erkan adlarına velayetten davalı olarak gösterilmiş bulunduğundan, adı geçen Fatma'nın kendisine asaleten hükmü temyiz etmeye yetkisi bulunmadığından, asaleten kendi adına yapmış olduğu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), 3.bentte açıklanan nedenle davalı Fatma'nın kendi adına asaleten yapmış olduğu 'temyiz isteminin reddine, istek halinde ödedikleri temyiz peşin harcının temyiz eden davalılara geri verilmesine, 2.3.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.