 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1993/1866
K. 1993/1907
T. 22.4.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SÜRESİZ SÖZLEŞME
DAVALININ TEMERRÜDÜ (İmkansızlık)
KARAR ÖZETİ Süresiz hale gelmiş inşaat sözleşmelerinde, aktin feshedilebilmesi için davalının temerrüde düşürülmesi gerekir.
BK.nun 117. maddesi anlamında bir imkansızlık tesbit edildiğinde, taraflara atfı kabil bu kusur izafe edilemeyeceği için aktin feshine gidilmelidir.
(818 s. BK. m. 106, 117, 371)
Taraflar arasındaki davanın, (Fatih 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 8.4.1992 tarih ve 348-297 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla; temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle iade edilen dosya tekrar gelmekle incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Taraflar arasındaki sözleşmede, davacılara ait arsa üzerinde bitişik veya ayrık nizama göre inşaat yapılması kararlaştırılmış olup bağımsız bölümlerin paylaşılma şekli de aynı sözleşmede gösterilmiştir. Sözleşmenin inikadından sonra her iki tarafın rızasıyla ayrık nizama göre inşaat yapılması hususunda belediyeye müracaat edilmiştir. Büyükşehir Belediyesinin imar durumunu değiştirmesi sebebiyle müracaat tarihi itibariyle dört ayrı blok şeklinde inşaat yapılabilecek iken, arsanın bir kısmının başka amaçlarla kullanılmasının düşünülmesi sebebiyle imar çalışmaları gecikmiştir. Son duruma göre de, bir kısım işlemlerin tamamlanması halinde arsa üzerinde üç ayrı blok şeklinde inşaat izni verilebileceği anlaşılmaktadır. Davalı vekili davadan sonra davacılara çektiği ihtarnamede arsa sahiplerine verilmesi gereken blokları yapmaya hazır olduğunu, yapılamayan kısmın kendisine ait olduğunu bu duruma da razı bulunduğunu belirtmiş ve akdi itaya hazır olduğunu açıklamıştır. İnşaatın yapılmasının gecikmesindeki sebebin belediyenin istenen şekilde inşaat yapımına izin vermemesinden kaynaklandığı açıktır. Nitekim her iki taraf da kendileri yönünden daha uygun bulunan ayrık inşaat yapımı uğruna gecikmeye razı olmuşlardır. Hiçbir safhada arsa sahipleri tarafından ayrık inşaattan vazgeçilip bitişik nizama göre yapım konusunda yükleniciye ihtar çekilmemiştir. O halde inşaata şu aşamada başlanamamasında en az yüklenici kadar davacı arsa sahiplerinin de rızası vardır. Böylece süresiz hale gelmiş bulunan inşaat sözleşmesinde davalı tarafı mütemerrit kılmak için ihtar çekilmemiştir. Akdin feshedilebilmesi için öncelikle BK.nun 106. maddesi uyarınca davalının temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Davalı temerrüde düşürülmemiştir. Ne var ki ifa imkanının bulunup bulunmadığı meçhul olan bu olayda tarafları uzun bir süre bu sözleşmeyle bağlı tutmak da hakkaniyete uygun düşmeyecektir.
O halde mahkemece yapılacak iş; belediyeden alınan cevaplar yeterince açık ve akdin sona erdirilmesi konusunda Yargıtay denetimine imkan vermediğinden, son durum itibariyle sözleşmedeki şartlara uygun şekilde, davacılara verilmesi gereken inşaatların yapılıp yapılamayacağının yeniden sorulması ve alınacak cevaba göre gerektiğinde bu konuda bilirkişilerden ek rapor alınması ve davalının kendisine düşen blokların yapımından vazgeçebileceğine dair beyanı da dikkate alınarak akdin devamında BK.nun 117. maddesi anlamında bir imkansızlık bulunup bulunmadığının tesbitiyle imkansızlık varsa bu konuda taraflara atfı kabil kusur izafe olunamayacağından bu hususunda belirtilmesi suretiyle akdin feshine karar verilmesinden ibarettir. Belediyece bu konuda verilen ve yeterli bulunmayan cevaplara dayanılarak eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Öte yandan;mahkemece davalılardan müteahhidin öldüğü, bu durumda BK.nun 371. maddesi uyarınca akdin sona erdiği gerekçesinde de isabet yoktur. Anılan maddeye göre inşaat sözleşmesinin sona ermesi, akdin müteahhidin şahsı ve özel yetenekleri dikkate alınarak yapılmış olmasına bağlıdır. Oysa, olay bir inşaat yapımından ibaret olup sözleşme yüklenicinin şahsı nazara alınarak akdedilmiş değildir. Yüklenicinin mirasçılarının bizzat ya da bir başkası eliyle inşaatı yapması da imkan dahilinde olduğundan olayda BK.nun 371. maddesinin tatbiki mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece; belirtilen hususlarda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yazılı gerekçelerle davanın kabulünde isabet bulunmamış, temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davalılar yararına (BOZULMASINA), 24.800 TL. duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 22.4.193 gününde oybirliğiyle karar verildi.