 |
T.C.
YA R G 1 T A Y
15. Hukuk Dairesi
E. 1992/3812
K. 1993/1871
T. 21.4.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YÜKLENİCİNİN MESULIYETİ
İŞVERENİN FESİH HAKKI
ÖZET Karşı edimi binayı imal ve teslim olan yüklenicinin bu edimini kararlaştırılan sürede yerine getiremeyeceği anlaşıldığında, iş sahibinin akti feshetme hakkı doğar.
(818 s. BK. m. 358/1)
Taraflar arasındaki davanın, (Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek, mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 11.3.1992 tarih ve 1001-125 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı arsa sahibi, davalılardan yüklenici Hüseyin ile 25.1.1990 günlü Bakırköy 2. Noterliği 5639 YN. ile tanzim edilmiş düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsanın 185/300 payı davalı yükleniciye devredilmiştir. Yüklenici ise bu payı yapılacak binadan bağımsız bölüm satın almak isteyen diğer davalılara devretmiştir. Sözleşme uyarınca inşaatın tamamlanması için davalı yükleniciye 12 ay süre tanınmış olup, bu haliyle teslim tarihi 25.1.1991 olduğu halde dava tarihi olan 19.12.1990 tarihinde yapılmış olan işin henüz bodrum seviyesinde olduğu yapılan delil tesbitiyle sabittir. Kalan iki aydan az sürede işin tamamlanamayacağı bilirkişice beyan edilmiş, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 23.12.1991 günlü raporda da geçen 10 ay 16 gün süre içerisinde yapılana göre işin kalan sürede bitirilemeyeceği kesin olarak bildirilmiştir. Davada istem, "sözleşmenin feshi" ve "tapu iptalidir". Yüklenicinin kendisine devredilen paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerekir. Edimi binayı imal ve teslimdir. Oysa davalı yüklenicinin bu edimini kararlaştırılan sürede yerine getiremeyeceği açık olup BK.nun 358. maddesince arsa sahibi sözleşmeden dönmek hakkına sahiptir. Mahkemece de değerlendirme bu şekildedir. O halde, yüklenici bakımından davanın kabulü gerekirken sözleşmenin feshi isteminin de reddi yanlış olmuştur.
Diğer davalılara gelince; bu kişiler henüz inşasına başlanan binada yüklenicisinden bağımsız bölüm satın alan kimselerdir. Bu tip iştigale günümüzde yaygın halk deyimiyle "yap-satçılık", anılan satışa da "topraktan satış" ya da "temelden satış" denilmektedir. Bu satışlarda alıcılar genelde arsanın yükleniciye ait olmadığını, kat karşılığı ona pay devredildiğini bilir ya da bilebilir durumdadırlar. Somut olayda, bağımsız bölüm satın alan kişilerin tapuda davacı yararına ipotek olduğunu görmemeleri düşünülemez. Sözleşme ve buna bağlı taksim krokisinde de arsa sahibine düşen bağımsız bölümlerin varlığı açıkça anlaşılabilir haldedir. Hakkını kullanırken herkes gerekli ihtimamı gösterme zorundadır. Aksi halde kayıtsızlığının sonucuna katlanması gerekir. Bu nedenle, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin istemiyle sözleşmenin geriye dönük feshi sonucu arsanın eski malike döneceğini bile bile pay satın alan davalıların iyi niyetinden bahisle olayda yeri olmayan MK.nun 931. maddesine bakılarak kabulü gereken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu husus, Dairemizin kökleşmiş uygulamasına da aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil edilmeyen davacı yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 21.4.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|