 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E. 1991/5571
K. 1992/2220
T. 27.4.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KASKO SİGORTA
SİGORTA ŞİRKETİ
ÖZET Kasko sigorta nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen hasan Ödeyen sigorta şirketi TİTK.nun 1301. maddesine dayanarak sigortalının halefi sıfatıyla yaptığı Ödeme için olayı meydana getiren ile onu istihdam edene karşı rücu davası açabilir.
(6762 s. TTK. m. 1301)
Taraflar arasındaki davanın (İstanbul 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek reddine dair verilen 21.5.1991 tarih ve 524-218 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davalıya ait özel otomobilin davacının servisine bırakıldığı ve burada bakım ve tamirinin yapılmasından sonra işyerinde çalışan Ufuk tarafından kullanıldığı sırada meydana gelen trafik kazası sonucu hasara uğraması üzerine, bu hasarın davacı tarafından giderilerek aracın davalıya teslim edildiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi, davalı aracının kasko sigortalı olması nedeniyle Ak sigorta Şirketi'nce 15.6.1990 tarihinde araçta meydana gelen hasardan dolayı davalıya (5.041.456) TL. Ödeme yapıldığı konusunda da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yukarda da açıklandığı gibi, davalının aracının, davacının istihdam ettiği kişi tarafından hasara uğratılmasından sonra tamir edilerek davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davalının aracı tamir edildiği halde, ayrıca sigorta şirketinden hasar tazminatı almıştır.
Kasko sigorta nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen hasan ödeyen sigorta şirketi TTK.nun 1301. maddesine dayanarak sigortalının halefi sıfatıyla yaptığı ödeme için olayı meydana getiren ile onu istihdam edene karşı rücu davası açabilecektir. Nitekim davacı aleyhine İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19901608 esasında kayıtlı olarak rücu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı hem hasarı gidermek için bir masraf yapmış ve emek harcamış ve ayrıca da sigorta şirketine Ödeme yapmak zorunda kalmış olacaktır. Buna karşılık davalı hem hasara uğrayan aracını tamir ettirmiş ve bir bedel Ödememiş ve hem de ayrıca sigortadan hasar tazminatı almak suretiyle sebepsiz zenginleşmiş olmaktadır.
Kasko sigorta mahiyeti icabı sadece meydana gelen hasarla ilgili olarak Ödeme yaptığından davalının hasar dışında değer kaybı veya aracı kullanamamaktan dolayı bir zararı varsa bunu ayrıca davacıdan talep etmesi mümkündür. Bu konuda bir davası bulunmadığı gibi, takas ve mahsup talebi de yoktur.
O halde, mahkemece hasar yönünden tarafların itirazına uğramayan bilirkişi raporu gözetilmek suretiyle tesbit edilen miktara hükmedilmesi gerekirdi. Diğer taraftan davacı tarafça her ne kadar % 40 nispetinde icra inkar tazminatı istenilmiş ise de, alacak likit olmayıp uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı verilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, yukarıda yapılan bütün bu açıklamalar nazara alınmaksızın aksine düşünce ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcı nın istek halinde temyiz eden davacıya gen verilmesine, 27.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.