 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1991/4746
K: 1992/1750
T: 02.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar 24.2.1991 tarihli dava dilekçelerinde özetle, Karşıyakaya Belediye nikah salonunda 15 Aralık 1990 günü yapılan nikah töreni ile evlendiklerini, bu mutlu günlerini fotoğrafla görüntüleyerek edebileştirmek için davalı şirketle anlaştıklarını, şirket görevlisinin çok sayıda fotoğraflarını çektiğini, fotoğrafları almak üzere şirkete gittiklerinde görevlinin filmi fotoğraf makinesinin içindeki karşı makaraya sarmayı unutması ve bu ihmali davranışı sonunda görüntülerinin filme alınmadığını, kişinin resminin onun kişiliğini dünyaya yansıtan en önemli araç ve evlenmenin de kişinin yaşamında bir dönüm noktası ve mutlu bir an olduğunu, bu ihmali davranış ve sonucunun manevi açıdan kendilerini çok üzdüğünü iddia ederek ve duyulan bu manevi acıyı bir nebze olsun dindirmek amacıyla ayrı ayrı 5.000.000 TL. olmak üzere toplam 10.000.000 lira manevi tazminatın 15 Aralık 1990 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı şirket vekili 28.3.1991 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle, davacıların kişili haklarının zedelenmediğini, olayda kusur ve ihmalin bulunmadığını, çekilen fotoğrafların, film makarasına sarılmasından sonra yerinden çıkması nedeniyle yandığını, yoğun çalışma temposu ve stres sonucu olayın meydana geldiğini, temin edilen özel makine ile görevlilerden biri tarafından çekilen pozların banyolarının yapıldığını, fotoğrafların tekrar temini için özel ve sempatik önerilerde bulunulduğunu, maddi girdi amacıyla bunların reddedildiğini, ifada imkansızlık olduğunu, kabul anlamı taşımamak kaydıyla istenen tazminat miktarının fahiş bulunduğunu savunarak, davanın reddedilmesini istemiştir.
Mahkeme, tarafların tanıklarının beyanlarına ve Dairemizin 22.6.1979 gün ve 1979/1405-1534 sayılı kararına dayanarak, sözleşmenin bozulması sebebi ile manevi tazminat istenilemeyeceğini kabulle, davanın reddine karar vermiştir.
Mahkeme hükmü davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin de kabul ettiği gibi, yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden ve bu sözleşmeye aykırı davranıştan kaynaklanmaktadır.
Burada çözümlenmesi gereken husus, sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunma olanağının olup olmadığıdır.
Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrası hükmü, sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle, manevi tazminat isteminde bulunabileceğini, açıkça kabul etmektedir.
Sözleşmeye aykırılık nedeniyle, BK 98. maddesi 2. fıkrası yollaması ile aynı kanun 3444 sayılı kanunla değişik 49. maddesinin 1. fıkrası hükmü uyarınca, istemde bulunması, kanuna, Yargıtayın uygulana gelmekte olan yerleşmiş içtihadına ve öğretideki bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır (4. H. D. 7.6.1967 tarih 1966/1912-2070 ve 15. H.D.9.5.1983 tarih 1983/1270-1209 sayılı kararları).
Ancak, salt sözleşmeye aykırı davranış, manevi tazminat istemi için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar sebebiyle aynı zamanda davacının kişilik haklarını 3444 sayılı Kanunla değişik MK.24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de BK. 41. maddesi hükmü uyarınca haksız bir eylem olarak değerlendirilebilmesi gerekli olup, ayrıca BK 3444 sayılı Kanunla değişik 49. maddesi hükmü gereğince kusurun varlığı da aranmalıdır. Öyle ise yukarıda açıklanan koşulların, olayımızda var olup olmadığının, araştırılması ve saptanması zorunludur.
Kişilerin yaşamlarında çok özel bazı gün ve anılar bulunmaktadır. Bir ömür boyu bu gün ve anılar yaşamın parçası olarak kişileri çeşitli yönlerde etkiler.
Örneğin, doğum, ölüm, nişanlanma, evlenme ve benzeri gibi günler ve bunların yarattığı anılar, kişiliğe bağlı olup, kişisel hak, maddi ve manevi çıkarlar sağlarlar.
Somut olayda, davacılar evlenmektedirler. Bu çok özel günün görüntülerini belgelemek ve bütün yaşam boyu bu günlerini ve anılarını bu belgelere dayanarak hatırlamak ve bundan manevi bir haz alabilmek için davalı ile mutlu günün resimlerinin çekilmesi için anlaşmışlardır. Ancak, davalı şirketin görevlendirdiği kişinin, gerekli dikkat ve özeni göstermemesi, ihmali ve tedbirsizliği sonucunda bu çok mutlu günün görüntüleri olan resimlerinin elde edilmesi olanağı kalmamıştır.
Evlenme günlerindeki görüntüleri belgeleyen ve ilerde kendileri ve yakınları için büyük bir hatıra olan fotoğrafların ellerine geçme-mesinin davacılarda yaratacağı üzüntü küçümsenemiyeceği gibi, yaşamları boyunca üzülmelerine neden olacaktır. Nitekim bu husus dava dilekçelerinde açık bir şekilde dile getirilmiştir.
Bu durumda sözleşmeye aykırı davranışın niteliği, özel hal ve şartlar nedeniyle, BK.41. maddesi hükmünde sözü edilen haksız bir eyleme dönüşmüş ve davacıların kişilik haklarını, 3444 sayılı kanunla değişik M.K.24. maddesi anlamında zedelemiş ve aynı kanunla değişik BK.49. maddesi hükmünde öngörülen, manevi zarar, davalının kusurlu davranışı ile oluşmuş ve davacıların manevi tazminat isteme hakları da doğmuştur.
Mahkemece bütün bu hususlar gözönünde tutularak, takdir edilecek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, noksan araştırma, dayanaksız ve yanlış yorum ve kabul ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerine görüldüğünden kabülü ile hükmün BOZULMASINA, istekleri halinde ödedikleri temyiz peşin harcının temyiz eden davacılara geri verilmesine, 2.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.