 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1991/1490
K: 1991/1583
T: 28.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının imal edip kendisine teslim ettiği okey takımlarının ayıplı çıktığını ileri sürerek zararının tazminini istemiş, davalı taraf cevabında zamanında ayıp ihbarı yapılmadığını, malların yolda bozulduğunu belirterek davanın reddini istemiş, Mahkemece; davacı taraf malların kendisine teslim edildiği tarihten itibaren iki gün ve gizli ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren sekiz gün içinde ihbar yapılmadığı ve davanın da altı ay içinde açılmadığı görüşüyle ve TTK.nun 25. maddesine dayanarak reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada mevcut 6.6.1987 tarihli " protokol" başlıklı belgeye göre taraflar arasındaki ilişki" nümunedeki özelliklere uygun şekilde okey oyun takımı ve tavla imali" işinden kaynaklanmıştır. Mahkemece de ilişkinin imalattan doğduğu kabul edildiğine göre olayda Borçlar Kanunu'nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dair hükümlerin uygulanması gereklidir. Hal böyle iken, TTK. nun 25 inci madesindeki düzenlememin tacirler arasındaki satış ve trampa akitleriyle ilgili olduğu ve binnetice iki, sekiz ve altı aylık ayıp ihbarı ve dava açma sürelerinin bu davada uygulama olanağı bulunmadığının düşünülmemesi yerinde değildir.
Yukarıda belirtilen protokolun 4 üncü maddesinde okey ve tavla takımlarının sağlam ihraç kartonlarında ambalaj yapılacağının davalı tarafça taahhüt edildiği yazılı olduğuna göre davalının bu malların ihraç gayesiyle yapıldığını bildiğinin kabulü gerekir. İmal olunan mallarda bir kusur varsa bunların Borçlar Kanunu'nun 359 ve 362 nci maddeleri gereğince derhal muayene edilerek bildirilmesi ya da muayeneyle ortaya çıkmayacak derecede ayıplı ise bu durumun ortaya çıktığında imalatçıya bildirilmesi lazımdır. Dava konusu malların bedeli davacı tarafından ödenmiş ve 12.6.1987 de teslim alınmıştır. Davacı aldığı bu malları yurt dışına çıkarmış ve alıcı tarafından malların tamamının küflendiği bildirilerek durum davacıya bildirilmiş ve aynı gün yani 9.7.1987 de mahkemenin de kabul ettiği gibi durum telefonla imalatçıya bildirilmiştir. Ayıp ihbarının telefonla yapılmasında bir şekli noksan yoktur. İhbarın yapıldığı şahitle dahi ispatlanabilir. Bu durumda mallardaki gizli ayıbın ihracat sırasında ortaya çıktığı ve süresinde de davalıya ihbar olunduğu ispatlandığına göre davanın dinlenme olanağı vardır.
Ne varki davada ispatlanan sadece gizli ayıbın ihbarıdır. Yoksa malların ayıplı olduğuna ve küflendiğine ilişkin olarak dosyada bir belge bulunmamaktadır. Mallar ihraç edildiğine ve Gümrük'te imha edildiği bildirildiğine göre "malların bozuk olduğuna ve imha edildiğine " dair resmi mercilerce tutulmuş ekspertiz ya da benzeri belgelerin bulunması gerekir. Davacının böyle bir belgeyi ibraz etmesi için mahkeme mehil vermeli ve ibrazı halinde malın gizli ayıp olduğu da sabit sayılmalıdır. Ayrıca davalı savunmasında; malların taşıma sırasında bozulduğunu ileri sürdüğüne göre mahkemece aralarında bir hukukçu taşımacı ve okey ve tavla işinden anlayan bir bilirkişi heyeti oluşturulmalı ve imal edilen mallardaki bozukluğun imalattan mı yoksa taşımadan mı kaynaklandığı ve zararın ne miktar olduğu da belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
Mahkeme bütün bu hususlar üzerinde durulmadan ve olaya uygulama imkanı bulunmayan TTK.nun 25 inci maddesine göre ayıp ihbarlarının zamanında yapılmadığı ve davanın süresinde açılmadığından söz edilerek reddedilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA- 28.3.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.