 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/5792
K: 1991/2285
T: 06.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Diyarbakır Asliye 1. Hukuk Hakimliğince görülerek reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davalının yükleniminde olan ve inşa ettiği Lice Birlik Köprüsünün geçici kabulünden sonra oluşan fezeyan üzerine yıkılmış olmakla, inşaattaki kusuru nedeniyle meydana gelen zararın tahsili için davacı idare tarafından açılan davanın yapılan yargılaması sonunda reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı idarenin yaptığı keşif ve keşif ilavesi ile bulduğu 22.500.000 TL. ihale bedeli üzerinden % 10 tenzilatla köprü inşaatını yüklenen davalının 30.10.1985 tarihinde işi bitirdiği ve idarece 11.4.1986 tarihinde geçici kabulünün yapıldığı ancak 15.4.1986 tarihinde yağan yağmur sonucu oluşan fezeyanın köprü ayağının çökmesine ve iki tabliyenin kırılmasına neden olduğu hususu tartışmasızdır. Meydana gelen bu olayı inceleyen bilirkişiler köprü yerinin iyi seçilmediği ve projenin bu köprünün yapımı için yeterli olmadığı nedenleri ile köprünün yıkıldığını saptamışlardır.
Gerçekten yer tesbiti ve proje idarece yapılmış olmakla köprünün yıkılmasında idarenin 1. derece kusurlu olarak kabulü doğrudur. Ancak, Borçlar Kanunun 357. maddesi hükmünce, müteahhit köprü yerinin isabetli olup olmadığını ve kendisine verilen projenin fenne ve amaca uygun ve muntazam şekilde icrasını tehlikeye koyacak bir halin varlığını tesbit ederse durumu iş sahibine derhal haberdar etmek zorunluğundadır. Oysa davacı idarenin kusur sebepleri davalı yüklenici tarafından, inşaat öncesi ve inşaat sırasında incelenmemiş ve böylece ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmakla davalının da ikinci derecede müterafık kusurlu olarak sorumlu tutulması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davalının anılan yasa hükmünden kaynaklanan sorumluluğunun oranı ile olay tarihi itibariyle idarenin gerçek zarar miktarı bilirkişilerden alınacak raporla saptanarak zarardan davalının mütefarık kusur oranına isabet edecek miktara hüküm kurulmasından ibaretir. Mahkemenin bu hususları gözetmeden davayı reddetmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA 6.5.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.