 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/4710
K: 1991/2382
T: 08.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kızılcahamam Asliye Hukuk Hakimliği'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraflar vekillerince istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - (...)
2 - Davacı-karşı davalı şirket 6.3.1987 ve 20.5.1987 tarihli sözleşmelerle üstlendiği davalı-karşı davacı kooperatife ait önce 14 blok 154 konut, daha sonra 400 konut inşaatının yapımına 29.3.1987 tarihinde yapılan yer teslimini müteakkip başlayarak 29.9.1987 tarihinde işi terketmiştir. Keşide olunan ihtarlara rağmen, işe yeniden başlanmaması ve ilk etapta 1987 yılı sonuna kadar 154 konutun kaba inşaatının bitirilmemesi üzerine taraflar bir araya gelerek 31.12.1987 tarihli taahhütnameyi imzalamışlardır.
Anılan taahhütnameye göre taraflarca tamamı 400 konut yapımına dair olan 4.3.1987 ve ek olarak tanzim edilen 20.5.1987 tarihli sözleşmeler geçersiz sayılarak yeniden sadece 14 blok 154 dairelik kısım için 7 gün içinde yeni bir sözleşme yapılması kabul edilmiş ve aksine hareket edilmeyeceği kararlaştırılmıştır. Taahhütnamenin 3. bendinde aynen "Bu taahhütnamenin imza tarihi olan 31.12.1987 gününden itibaren taraflar yukarıda belirtilen yazılı sözleşmelere dayanarak birbirlerinden herhangi bir hak talep etmeyeceklerini beyan ve kabul ederler" hükmü yazılı olup taahhütname altındaki notta davacı-karşı davalı şirket temsilcisi taahhütnamede gösterilen vecibeleri yerine getirmedikleri takdirde bütün sözleşmelerin geçerizliğini ve kooperatifle aralarında herhangi bir bağıntı bulunmadığını yeniden vurgulamışlardır. Taahhütnamede öngörülen süre içinde tarafların karşılıklı mutabakat sağlayarak yeni bir sözleşme akdetmedikleri hususu ihtilafsızdır. Önce 400 konut yapımı yüklenilmiş iken daha sonra taahhütname ile işin 154 konuta indirilmesi nedeniyle gerek iş sahibinin gerekse müteahhidin bundan dolayı yekdiğerinden tazminat talep etmemesi amaçlanarak taahhütnameye konulan haktan feragat ifadesi tarafların tazminat haklarını içermektedir. Tarafların anlaşamamaları ve yeniden sözleşme yapılamamasının müeyyidesi ise, taahhütname altına konulan not kısmında sözleşmelerin geçersizliğinden bahisle aralarında adi bir ilişkinin kalmadığının kabulü şeklinde belirtilmiştir. O halde, bu taahhütname ile herhangi bir koşula bağlı olmaksızın feshedilen önceki sözleşme ve yapılan akit vaadine dayanarak davacı-karşı davalı yüklenicinin kar mahrumiyeti ve sair tazminat hakları yönünden bir talepte bulunması mümkün değildir. Diğer taraftan davacı yüklenici, sözü edilen taahhütnameyi muzayaka halinde imzalandığı iddiasını da kanıtlayamamışır. Mahkemece tüm bu yönler gözardı edilerek kar mahrumiyeti adı altında 150.000.000 TL.nin ödetilmesine karar verilmesi yasaya aykırı olup karar bozulmalıdır.
Kaldı ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mahrum kalınan karın hesaplanmasına ilişkin bölümünde uygulanan hesap yöntemi de hatalıdır. Olayda kıyasen uygulanması gereken B.K. 325. madde hükmü gereğince yüklenici şirketin yapmadığı işlerden dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir işten kazandığı hatta kazanmaktan kasten feragat eylediği şeylerin alacağına mahsup edileceği gözetilmeden ihale bedeli üzerinden % 10 hesabı ile kar mahrumiyetine hükmedilmesi Daire'mizin yerleşmiş içtihatlarına da aykırıdır.
3 - Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde alacağının en yüksek iskonto faizi ile tahsilini talep etmiştir. Oysa T.T.K.nun 1461. maddesi gereği talep edilebilecek faiz reeskont faizi olmakla birlikte mahkemece %30 nisbetinde faize hükmedilmiş olması kabul şekli açısından doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalı-karşı davacı kooperatif yararına, 3. bentte açıklanan nedenlerle de davacı-karşı davalı şirket yararına BOZULMASINA, 8.5.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yanlar arasında tanzim edilen 31.12.1987 günlü "Taahhütname" başlıklı belgede aynen "....31.12.1987 gününden itibaren taraflar yukarıda belirtilen yazılı sözleşmelere dayanarak birbirlerinden herhengi bir bir hak talep etmeyeceklerini beyan ve kabul ederler." denilmiştir.Bu hükmün yorumu H.U.M.K.nun 275. maddesi gereğince hakime aittir.Aksine düşünce bilirkişilerce serdedilmiş olmasına rağmen makkemece yorumda hataya düşülmüş ve anılan belgeye sonuca etkili bir değer tanınmamıştır.
Çoğunluk görüşünde de bu belgede sadece kar mahrumiyeti ve sair tazminat isteklerinin amaç edildiği bildirilmiştir.Halbuki yukarıya aynen aktarılan ifede belirtilen tarihe değin yanlar arasındaki akti ilişkinin doğurduğu bütün sonuçları kapsamakta olup karşılıklı ibralaşmadan ibarettir.
Bu nedenle davalı-karşılık davacı kooperatifin talebinin de reddi gerekirken mahkemece karşılık davanın kabul edilmesi de hükmün bozulmasını gerektirmete ise de bu konuda davacı şirketin temyizi bulunmadığından,bozma nedeni yapılmadığının belirtilmesi suretiyle çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.