 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/4458
K: 1991/1571
T: 28.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce görülerek reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; davalının yaptığı dekopaj işinde kendisine fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığını ileri sürerek 59.785.331.71 lira Kurum zararının % 36 faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; eksik iş yapılıp fazla ödeme iddiasının varit olmadığını, ölçümlerin davacı elemanlarınca gerçekleştirildiğini, açılan ceza davasından da müvekkili şirketin yetkililerinin beraat ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın zamanaşımını nedeniyle reddine dair verilen kararın Daire'mizce bozulmasından sonra bozmaya uyan mahkemece alınan bilirkişiler kurulu raporlarına dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davadaki uyuşmazlık, yapılan dekopaj miktarı az olduğu halde davalı müteahhit şirkete fazla ödeme yapılması ve bunun sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamına göre dekopaj işi 1.6. 1978 tarihinde başlamış, 30.11.1979 'da iş bitirilmiş, 25.7.1980'de kesin kabulü yapılmıştır. Bu arada aynı yerdeki işin devamı ikinci ihaleye çıkartılmış ve 1.7.1980 de yapılan yer tesliminde ilk işin sitüasyon plankoteleri ile ikinci saha plankoteleri çakışmamıştır. Bunun üzerine davacı tarafından Soma Asliye Hukuk Mahkemesi'nden tespit istenilmiştir. Bu tespitte mahallinde ehil bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmış ve sonuçta davalının ödeme miktarına göre eksik dekopaj yaptığı belirlenmiştir. Dava da bu tespite dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece son kez alınan ve hükme esas tutulan bilirkişiler kurulu raporunda, tespitin zamanında yapılmadığı, aradan geçen zaman içinde arazide meydana gelen değişikliklerin sıhhatli bir ölçüme imkan vermeyeceği, bu nedenle de eksik dekopajdan sözedilemeyeceği bildirilmiştir. Oysa işin mahiyetine göre zamanında yapılan tespite göre fazla ödeme bellidir. Esasen delil tespitinin anlamı da ileride tespiti güç ve hatta imkansız hale gelecek durumların önceden belirlenmesidir. Tespitten sonra mahallinde sıhhatli bir ölçüm imkanının kalmamış olması eksik dekopaj yapılmadığına karine olamaz.
Konu ile ilgili şikayet üzerine Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde de cezai yönden durum incelenmiş ve adı geçen mahkemin 1983/87 Esas ve 1985/55 sayılı kararı ile davacı kurum elemanlarından birisi görevi ihmal suçundan mahkum olmuş, diğer yetkililer ve davanın elemanları hakkında ise beraat kararı verilmiştir. Kararın kapsamından, baz ve röper noktalarının harfiyat sırasında yerinden söküldüğü, bunların günü gününe yeniden yerlerine çakılmadığı, bu nedenle de 7. hakediş raporu tanzim edilirken yanlışlıkla 6 ncı hakediş raporunun tabanının esas alındığı, bu yüzden de kot farkının 14 üncü sitüasyona kadar 1,5 metrelere varan ölçümlerde hata olarak kabul edilmesi gereken sınırın üzerine çıktığı anlaşılmaktadır. Ceza davasında bu husus maddi vakıa olarak belirlenmiş ve davalı elamanları ise suça iştirakleri ispatlanmadığından beraat etmişler, ayrıca hukuki sorumluluklarının olabileceği belirtilmiştir. Ceza mahkemesinden verilen mahkumiyet ve beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz ise de aynı olayla ilgili olarak ceza mahkemesinde belirlenen maddi verilen vakıalar hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Doktrin ve uygulamada da bu husus kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, gerek önceden yapılan tespit ve alınan rapor ve gerekse ceza mahkemesinde eksik dekopaj yapıldığı hususları maddi vakıa olarak tespit edildiğine göre mahkemenin davanın ispatlanamadığına ilişkin görüşünde isabet bulunmamaktadır. Yapılan eksik dekopajdan fazla ödemeden ve sonuçlarından davalı müteahhit sorumludur.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalının tespit raporuyla belirlenen 225.361.053 m3 miktarındaki eksik işi nedeniyle fazladan ödenen miktar ile bunun sonuçları hakkında istenen tazminatın mahiyet ve miktarı hakkında bilirkişilerden dosya üzerinden rapor alınarak davacının talep edebileceği kadarı belirlenip hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 28.3.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.