 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/4143
K: 1991/977
T: 04.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Antalya 3. Hukuk Hakimliği'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla geği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait otelin ahşap dekorasyon işlerini yapıp teslim ettiği, davalıdan olan alacakları istenildiğinde davalının muhtelif vadeli bonolarla ödeme yapmak isteyip senetleri müvekkiline gönderdiğini, bonolar iade olunmasına rağmen borcun ödenmediğini ve yine bonoların verildiğini ileri sürürek alacağın doğduğu tarihle bonoların vade tarihleri arasında işleyen zaman için yasal temerrüt faizi üzerinden hesaplanır. (25.707.708) liranın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında müvekkiline gönderilen 30.12.1963 tarihli, fatura üzerine davacı emrine düzenlenen bonolarla borcun ödendiğini, faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve davacının ödemeler için davalıyı temerrüde düşürmemiş olmasına ve bonoları alırken ihtirazi kayıt ileri sürmemiş bulunmasına dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 27.6.1988 tarihli sözleşme ile davacı davalıya ait bir kısım işlerin yapımını üstlenmiş ve işler davacı tarafça tamamlanmıştır. Sözleşmenin B. (ödeme) maddesine göre davalı avans olarak % 40, şantiyede % 30 ve iş bitiminde % 30 olmak üzere bedeli ödeyecektir. Yani işin bitiminde bedelin tümü ödenmiş olacaktır. Bu durumda iş teslim edilmekle davacı alacağı muaccel hale gelmiştir. Davacı taraf davalının dilekçede dökümü yapılan 7 adet bononun gönderilmesi üzerine bu bonoları kabul etmediğini ve işin bonoya bağlanması nedeniyle uğrayacakları zararların talep edileceğini 15.3.1989 günü davalıya tebliğ olunan 6.3.1989 tarihli ihtarnamede açıkça bildirmiş ve 10 günlük süre tanıyarak davalıyı B.K.101/1. madde gereğince temerrüde düşürmüştür. Bu durumda davacı taraf 24.3.1989 günü mütemerrit hale geldiğinden bu tarih ile bonoların vade tarihleri arasında oluşan faiz miktarını davalıdan talebe hak kazanmıştır. Dosyada mevcut bu ihtara rağmen bonoların ihtirazi kayıtsız teslim alındığından bahsedilmesi oluşa ters düştüğü gibi sözleşme esaslarına da uygun değildir. Zira sözleşmede borcun bonolarla ödeneceği ve takside bağlanacağına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Kaldı ki mevcut bir borç için senet düzenlenmesi B.K. 114'e göre tecdidi de tazammun etmemektedir.
Bu durumda mahkemece davalı tarafın temerrüde düşürüldüğü 24.3.1989 günü ile bonoların vade tarihleri arasında oluşan faiz miktarı hesaplanarak bu miktarın faizsiz olarak (faize faiz yürütülemeyeceğinden) davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 4.3.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.