 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/3612
K: 1991/1146
T: 11.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın, İstanbul 5. Asliye Hukuk Hakimliği'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 15.4.1990 tarih ve 5.4.1990 tarih ve 566-185 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı. vekili, davalının inşaa ettiği binadan bir dairenin dükkana ait asma katla birleştirilmek suretiyle müvekkiline verilmesinin 28.11.1979 tarihli belgeyle taahhüt edilmesine rağmen, davalı tarafından yapılan 3 nolu dükkan asma kat alanı ilavesinin belediyece yıktırıldığını, böylece davacının mağdur olduğunu ileri sürerek kira kaybından doğan 840.000 liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; bu taahhüdün süresi içinde yerine getirildiğini ancak inşaat planına aykırı bulunduğu için dükkan sahibinin şikayeti üzerine yıktırıldığını, durumu davacının da bildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; toplanan delillere göre davacı dairesine katılması gereken asma katın binanın 3 nolu dükkanına ait olduğu ve bu şahsın şikayeti üzerine yıktırıldığı, bu nedenle davacının kira kaybından dolayı zarara uğradığı görüşüyle 820.000 liranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada mevcut 28.11.1979 tarihli taahhütnameye göre davalı müteahhhit Hüseyin, davacıya ait dairenin iskanı alındıktan sonra dükkana ait asmakatı bu daireye katarak davacıya teslimini taahhüt etmiştir. Dosya kapsamından ve binaya ait projeden bu asma katın 3 nolu dükkanın ekletisi olarak göründüğü anlaşılmaktadır. İskan alınmadan önce yapılacak bir bağlantının mümkün olmadığı ortadadır. Zira, böyle bir durumda binanın iskanının alınması imkanı bulunmamaktadır. Davacının da bunu bildiği, sözleşmeye eklentinin iskandan sonra yapılacağının yazılı olmasından anlaşılmaktadır. Davalı iskana aykırı olmasına rağmen bir yıl içinde bu eklentiyi yapmış, ancak şikayet üzerine belediyece yıkılmıştır. Bu durumda davalı taahhütnamedeki bağlantıya ait taahhüdünü yerine getirmiştir. Kanuna ve nizamlara aykırı bir durumu ifaya hiç kimse zorlanamaz ve yasaya aykırı olarak düzenlenen sözleşmedeki şartlar da geçersizdir. O halde mahkemece, davacı yanın istediği kira tazminatının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davada 3 nolu dükkana ait eklentinin davacıya satılmadığına, bu yerin dava dışı dükkan sahibi Niyazi'ye ait olduğuna dair bir savunma bulunmadığı gibi, davada Niyazi'de taraf olmadığı halde mahkeme kararının gerekçe bölümünde ihtilaflı yerin davacıya ait olmadığına ve Niyazi'nin malı bulunduğuna dair tesbitte de bir isabet bulunmamaktadır.Her ne kadar davacı taraf bu hususu temyize getirmemiş ise de üçüncü bir kişinin taraf olmadığı bir davada onun lehine hüküm kurmak mümkün bulunmadığından bu yanlışlığa değinilmesiyle yetinilmiştir. Şüphesiz davacı sebepsiz iktisap hükümlerine dayanarak dairenin eksik teslim edilmesi nedeniyle uğradığı zararını ayrı bir dava konusu yapabilir. Ancak bu davada kira tazminatı sadece eklentinin yapılmamış olması şartına bağlı olduğundan ve bu hususta "sonradan yıkılsada" davalı tarafından yerine getirilmiş bulunduğundan bu davanın dinlenme imkanı yoktur.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davalı Hüseyin yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 11.3.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.