 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1990/2198
K: 1990/5337
T: 06.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın, (İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 7.2.1990 tarih ve 495-445 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı şirketin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davacı taraf davasında, ayrıca 20.000.000 TL. manevi tazminat isteminde de bulunmuş ve mahkemece de bilirkişi raporuna dayanılarak, istem doğrultusunda karar verilmiştir.
Ancak, burada çözümlenmesi gereken husus, sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunma olanağı olup olmadığı ve mevcutsa şartlarının neler olduğudur.
Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrasında aynen; "haksız fiillerden mütevellit mes'uliyete müteallik hükümler kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur" denilerek, sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunabileceği açıkça kabul etmektedir.
Sözleşmeye aykırılık nedeniyle Borçlar Kanununun 98. madesinin 2. fıkrası yollanması ile yanı Kanunun 49. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulması, kanuna ve Yargıtay'ın uygulana gelmekte olan yerleşmiş içtihadlarıa ve öğretideki bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır.
Ancak, salt sözleşmeye aykırı davranış, manevi tazminat istemi için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliğinden veya özel hal veşartlar sebebiyle, aynı zamanda avacının kişilik haklarının Medeni Kanunun 24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de Borçlar Kanununun 41. maddesi hükmü uyarınca, haksız bir eylem olarak değerlendirilebilmesi gerekili olup, ayrıca Borçlar Kanununun 49. maddesi hükmü gereğince kusurun özel ağırlığı da aranmalıdır.
Somut olayımızda, yukarıda açıklanan hususların oluştuğu kanıtlanmadığı gibi dosya kapsamından da söz konusu şartların oluştuğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek, noksan inceleme ve yanlış değerlendirmeye dayanılarak, yazılı şeklide davacı tarafın 20.000.000 TL. manevi tazminat isteminde kabulü ile bu miktara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarda birinci bendde yazılı nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde yazılı temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kendisini duruşmada vekille temsil ettiren davalı yararına tayin ve takdir olunan 24.800 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davalıya geri verilmesine, 6.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.