 |
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1989/3851
K: 1990/1461
T: 29.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Uşak 2. Asliye Hukuk Hakimliğince görülerek reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Kural olarak uygulanacak zamanaşımı süresi alacağın istenebilirlik (muacceliyet) kazandığı tarihten başlatılması gerrekir. Somut olarak 14.5.1975 tarihinde yapılan sözleşme tarihinde henüz böyle bir alacağın varlığından sözedilemez. Ne var ki, dava dilekçesinde tde belirtildiği üzere davaya konu edilen alacak 28.5.1976 tarihli mutabakat ve mesai cetveline dayandırılmıştır. Buna göre 16 adet fatura halinde gerçekleşen alacağın faturalarının ibrazıyla birlikte davacı tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olup aynı tarihte faturaların ibrazına rağmen mesai ücretlerinin ödenmediği anlaşılmıştır. Böylece olayda alacağa uygulanacak zamanaşımı süresi 28.5.1976 tarihinde başlamış olduğu halde 6.9.1985 tarihinde açılan dava tarihi itibariyle aradan 5 yıldan fazla sürenin geçtiği açıktır.
Buna karşı davacı vekilinin ileri sürdüğü 1.4.1981 tarihli protokolün davacıyı usulen bağlayacak nitelikte bulunmaması karşısında zamanaşımını kestiği söylenemez. Gerçekten anılan protokolda davalı açısından borcun kabul edildiği yazılı ise de davalı şirketin ana sözleşmesinin 10. maddesine göre imzaya yetkili 2 temsilci tarafından imza edilmemiş olması, bağlayıcılık niteliğini ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda BK. 133. maddede düzenlenen borcun kabulü ile zamanaşımının kesileceğine dair hükmün somut olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Tüm bu yönler karşısında davanın zamanaşımı yönünden reddedilmiş olması doğru olup davacı vekilinin buna ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 29.3.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.